M
mmusti57
Guest
Aziz Yıldırım Başkan Olarak Kalmalı
25 Mayıs 2006 Perşembe
UEFA Başkanvekili Şenes Erzik, Fenerbahçe Başkanlığı için adaylığını koymayacağını söyledi ve Başkanımız Aziz Yıldırım’ın göreve devam etmesi gerektiğini söyledi. Şenes Erzik konu ile ilgili olarak, "F.Bahçe camiasında başkan adayı olarak adımın gündeme gelmesi gurur verici. Ancak ben şu anda Türk futbolu adına uluslararası arenada misyon yüklenmiş durumdayım. 2007 başında UEFA Başkanlık seçimi var. Ben de şu anda ikinci başkanım. Bu platformda olası görevler almak ya da en azından mevcut pozisyonumu korumak istiyorum. F.Bahçe Başkanlığı ise yoğun mesai isteyen ciddi bir iş. Bunu da en iyi Aziz Yıldırım’ın yapacağını düşünüyorum. Bence geri dönüş için ikna edilmeli" dedi.
Öte yandan Şenes Erzik bir dergiye yaptığı açıklamalarda Futbol Federasyonunun Haziran ayında yapılacak seçimin Türk futbolu lehine olmayacağını söyledi.
Şenes Erzik, Türk futbolunda otorite boşluğu ve güvensizliğin hakim olduğunu vurgulayıp,’’Bu çeşitli nedenlerle şiddet eğilimindeki grupları coşturuyor. Adeta davetiye çıkarıyor. Amatör kümede futbolcular birbirini, hakemi dövüyor. Bu dışarıya da yansıyor. Adam, sahanın içine de dışına da bakıyor, siz ne anlatırsanız anlatın. Seçim bittiği zaman ertesi gün muhalefet başlamaz. Haziran’da seçim olması Türk futbolunun lehine değil, istikrarsızlığın imzası olur. Bu Haziran’da seçim olur, Eylül’de başka bir grup çıkar seçim ister. Bu işin bir sonu yok ki. Genel kurullar böyledir, demokratik düzen bu’’ diye konuştu.
Futbol Federasyonunun delege yapısına da değinen Erzik, bu konuda şunları söyledi:
’’Delege yapısında kulüpler ağırlıkta olmalı. Kulüp yönetimleri özellikle İstanbul dışında yerel yönetimlere bağlı. Bağlı olmasalar varlıklarını sürdüremezler. Kulüp yönetimi ile gerçekten çok deneyimli yerel yöneticiler söz konusu ise bu çifte avantaj doğurur. Koalisyon dönemlerinde yerel yönetimler kulüplere egemen olmaya çalışırlarsa, merkezle irtibatı olmayan zayıf yerel yöneticilerin kendi zayıflıklarını kulüplere aktarmaları söz konusu olur ki bu sağlıksız bir yapı oluşturur. Burada bir zaaf görüyorum. Benim ilk zamanımda o yasadaki en büyük zaaf başkanda hiçbir sabıka kaydı aranmıyor olmasıydı. Ben her seferinde şunu savundum (sahada karar veren ile genel kurulda karar veren aynı kişiler olamaz). Futbolcular da dahil olmak üzere düdük çalanların genel kurulda olmaması gerekir. Bu kanunda da bu durum maalesef yine var. Genel kurul yapısı itibariyle oylar sağlıksız. Baştan beri benim karşı olduğum bir konu var. Üç tane hakem komitesi olur mu? Bütün hakem camiası üçe bölündü. Bu ayrımcılığın en kötüsü.’’
Şenes Erzik, yabancı futbolcu sayısındaki sınırlama ile ilgili olarak da görüşlerini şöyle dile getirdi:
’’Bir kaç doğru yoktur. Çözümde bir tek doğru vardır. Fikirler herkese göre değişebilir. Yabancı tartışmasında sayı önemli değil, önemli olan meselenin ruhu. Siz gözünüzü kapatıp, sadece içeriye bakarsanız yanlış yapmış olursunuz. Federasyon da dahil olmak üzere hiçbir konuşmacı hiçbir konuşmasında (yabancı kısıtlamasıyla ilgili) veya (sınırlandırılmaması) ile ilgili olarak UEFA’nın iki yıl önce almış olduğu ve bu yıl uygulamaya başlayacağı kuralı gündeme getirmiyor. Bu sene 2+2 kuralı yürürlüğe giriyor. Bir sonraki sezon 3+3 ve 2007-2008 sezonunda ise 4+4 kuralı uygulamaya sokulacak. Bu kural nedir? 18-21 yaş arasında son 3 yılını o kulübün lisanslı futbolcusu olarak söz konusu kulüpte geçirmiş olacak. Böyle bir UEFA kriteri söz konusu iken; yani önümüzdeki sezon Şampiyonlar Ligi, UEFA Kupası ve İnter Toto Kupası’nda mücadele edecek takımların 25 kişilik kadrosunda belirttiğim özelliklere uyan iki oyuncunun olması gerekecek. UEFA kulüplere, yine aynı ülkede yer alan, başka bir takımdan bu kriterlere uyan iki oyuncuyu daha kadrosunda bulundurma hakkı tanıyor. Burada maksat altyapıya yatırım yapılmasını sağlamak. (Homegrown) adı verilen uygulama. Takımların kadrosunda bu özellikleri taşıyan 4 adet oyuncu bulunacak.’’
Türkiye’de bundan hiç kimsenin bahsetmediğini ve yurt dışındaki gelişmelerin takip edilmediğini kaydeden Şenes Erzik, şöyle devam etti:
’’Chelsea’nin, Real Madrid’in oyuncu serbestliğinden bahsediliyor. Tartışmanın altyapısı o kadar uyumsuz koşullarda yapılıyor ki. Birçok bilinen bilinmiyor. Bilmeyen insanlar konuyu tartışıyorlar. Biz bu kural ile kısıtlama getirme niyetinde değiliz. Bizim yapmak istediğimiz altyapıya önem verilmesi. Kulüplerin futbolculara sınırsız ücret ödemesinin bu kulüplerin aleyhine olduğunu bildiğimiz için mali disipline uyulmasını istiyoruz. Kulüplere lisans kriterlerinde olduğu gibi bu kuralları aynen getirdik, ayrıca bu kuralların kulüplerin kendi liglerinde de uygulanmasını arzu ediyoruz. Bu kuralların aynen lisans kriterlerinde olduğu gibi sadece Avrupa kupalarında değil, yerel liglerde uygulanmasını tavsiye ediyoruz. Belki birkaç yıl sonra bu bir zorunluluk haline gelecek. Biz iyileştirme çabası içersindeyiz, kulüplerin öz kaynaklarına sahip çıkmalarını istiyoruz.’’
25 Mayıs 2006 Perşembe
UEFA Başkanvekili Şenes Erzik, Fenerbahçe Başkanlığı için adaylığını koymayacağını söyledi ve Başkanımız Aziz Yıldırım’ın göreve devam etmesi gerektiğini söyledi. Şenes Erzik konu ile ilgili olarak, "F.Bahçe camiasında başkan adayı olarak adımın gündeme gelmesi gurur verici. Ancak ben şu anda Türk futbolu adına uluslararası arenada misyon yüklenmiş durumdayım. 2007 başında UEFA Başkanlık seçimi var. Ben de şu anda ikinci başkanım. Bu platformda olası görevler almak ya da en azından mevcut pozisyonumu korumak istiyorum. F.Bahçe Başkanlığı ise yoğun mesai isteyen ciddi bir iş. Bunu da en iyi Aziz Yıldırım’ın yapacağını düşünüyorum. Bence geri dönüş için ikna edilmeli" dedi.
Öte yandan Şenes Erzik bir dergiye yaptığı açıklamalarda Futbol Federasyonunun Haziran ayında yapılacak seçimin Türk futbolu lehine olmayacağını söyledi.
Şenes Erzik, Türk futbolunda otorite boşluğu ve güvensizliğin hakim olduğunu vurgulayıp,’’Bu çeşitli nedenlerle şiddet eğilimindeki grupları coşturuyor. Adeta davetiye çıkarıyor. Amatör kümede futbolcular birbirini, hakemi dövüyor. Bu dışarıya da yansıyor. Adam, sahanın içine de dışına da bakıyor, siz ne anlatırsanız anlatın. Seçim bittiği zaman ertesi gün muhalefet başlamaz. Haziran’da seçim olması Türk futbolunun lehine değil, istikrarsızlığın imzası olur. Bu Haziran’da seçim olur, Eylül’de başka bir grup çıkar seçim ister. Bu işin bir sonu yok ki. Genel kurullar böyledir, demokratik düzen bu’’ diye konuştu.
Futbol Federasyonunun delege yapısına da değinen Erzik, bu konuda şunları söyledi:
’’Delege yapısında kulüpler ağırlıkta olmalı. Kulüp yönetimleri özellikle İstanbul dışında yerel yönetimlere bağlı. Bağlı olmasalar varlıklarını sürdüremezler. Kulüp yönetimi ile gerçekten çok deneyimli yerel yöneticiler söz konusu ise bu çifte avantaj doğurur. Koalisyon dönemlerinde yerel yönetimler kulüplere egemen olmaya çalışırlarsa, merkezle irtibatı olmayan zayıf yerel yöneticilerin kendi zayıflıklarını kulüplere aktarmaları söz konusu olur ki bu sağlıksız bir yapı oluşturur. Burada bir zaaf görüyorum. Benim ilk zamanımda o yasadaki en büyük zaaf başkanda hiçbir sabıka kaydı aranmıyor olmasıydı. Ben her seferinde şunu savundum (sahada karar veren ile genel kurulda karar veren aynı kişiler olamaz). Futbolcular da dahil olmak üzere düdük çalanların genel kurulda olmaması gerekir. Bu kanunda da bu durum maalesef yine var. Genel kurul yapısı itibariyle oylar sağlıksız. Baştan beri benim karşı olduğum bir konu var. Üç tane hakem komitesi olur mu? Bütün hakem camiası üçe bölündü. Bu ayrımcılığın en kötüsü.’’
Şenes Erzik, yabancı futbolcu sayısındaki sınırlama ile ilgili olarak da görüşlerini şöyle dile getirdi:
’’Bir kaç doğru yoktur. Çözümde bir tek doğru vardır. Fikirler herkese göre değişebilir. Yabancı tartışmasında sayı önemli değil, önemli olan meselenin ruhu. Siz gözünüzü kapatıp, sadece içeriye bakarsanız yanlış yapmış olursunuz. Federasyon da dahil olmak üzere hiçbir konuşmacı hiçbir konuşmasında (yabancı kısıtlamasıyla ilgili) veya (sınırlandırılmaması) ile ilgili olarak UEFA’nın iki yıl önce almış olduğu ve bu yıl uygulamaya başlayacağı kuralı gündeme getirmiyor. Bu sene 2+2 kuralı yürürlüğe giriyor. Bir sonraki sezon 3+3 ve 2007-2008 sezonunda ise 4+4 kuralı uygulamaya sokulacak. Bu kural nedir? 18-21 yaş arasında son 3 yılını o kulübün lisanslı futbolcusu olarak söz konusu kulüpte geçirmiş olacak. Böyle bir UEFA kriteri söz konusu iken; yani önümüzdeki sezon Şampiyonlar Ligi, UEFA Kupası ve İnter Toto Kupası’nda mücadele edecek takımların 25 kişilik kadrosunda belirttiğim özelliklere uyan iki oyuncunun olması gerekecek. UEFA kulüplere, yine aynı ülkede yer alan, başka bir takımdan bu kriterlere uyan iki oyuncuyu daha kadrosunda bulundurma hakkı tanıyor. Burada maksat altyapıya yatırım yapılmasını sağlamak. (Homegrown) adı verilen uygulama. Takımların kadrosunda bu özellikleri taşıyan 4 adet oyuncu bulunacak.’’
Türkiye’de bundan hiç kimsenin bahsetmediğini ve yurt dışındaki gelişmelerin takip edilmediğini kaydeden Şenes Erzik, şöyle devam etti:
’’Chelsea’nin, Real Madrid’in oyuncu serbestliğinden bahsediliyor. Tartışmanın altyapısı o kadar uyumsuz koşullarda yapılıyor ki. Birçok bilinen bilinmiyor. Bilmeyen insanlar konuyu tartışıyorlar. Biz bu kural ile kısıtlama getirme niyetinde değiliz. Bizim yapmak istediğimiz altyapıya önem verilmesi. Kulüplerin futbolculara sınırsız ücret ödemesinin bu kulüplerin aleyhine olduğunu bildiğimiz için mali disipline uyulmasını istiyoruz. Kulüplere lisans kriterlerinde olduğu gibi bu kuralları aynen getirdik, ayrıca bu kuralların kulüplerin kendi liglerinde de uygulanmasını arzu ediyoruz. Bu kuralların aynen lisans kriterlerinde olduğu gibi sadece Avrupa kupalarında değil, yerel liglerde uygulanmasını tavsiye ediyoruz. Belki birkaç yıl sonra bu bir zorunluluk haline gelecek. Biz iyileştirme çabası içersindeyiz, kulüplerin öz kaynaklarına sahip çıkmalarını istiyoruz.’’