Neler yeni

Welcome to SATBİL FORUM PAYLAŞIM

Join us now to get access to all our features. Once registered and logged in, you will be able to create topics, post replies to existing threads, give reputation to your fellow members, get your own private messenger, and so, so much more. It's also quick and totally free, so what are you waiting for?

Bir Satbil Forum Efsanesi

Satbil Reklam Alanı

Satbil Forum Reklam

Beyin göçü

yalcin

New member
Local time
09:04
Katılım
21 Ocak 2006
Mesajlar
1
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Seneler boyunca verdiğimiz Beyin Göçü'nü hâlâ ekonomik, sosyolojik ve psikolojik boyutlarıyla yeterince inceleyebilmiş ya da anlayabilmiş değiliz. Her sene binlerce genç lisans ya da yükseklisans yapmak amacıyla yurtdışına çıkıyor. Bunların önemli bir kısmı Amerika'ya gidiyor, kalanlar da Avrupa ve Avustralya'ya. Aralarında devlet bursuyla gittikleri halde, belli bir zaman sonra burslarını yakmayı, cezasını ödemeyi, geri dönmemeyi düşünenlerin sayısı az değil. Zaten en başarılılarını da bağlı bulundukları Batı üniversiteleri anında kapıyor, transfer ediyor. Türkiye'de yeterince kadri bilinmeyen ya da imkân tanınmayan yetenekli insanlara Batı üniversite ve kurumları kapılarını ardına kadar açıyor. Peki ya sonra?
Sonrası parçalanmış aileler, göçmenlik, göçebelik... Sonrası, Amerika'da senelerdir mühendislik yapan ve hâlâ bugün Aldırma Gönül'ü çalarken ağlayan Duke Üniversitesi mezunu orta yaşlı bey; başörtüsünden dolayı Michigan'a giden ve orada kalan tıp öğrencisi; California'da İtalyan-Amerikalı bir genç kızla evlenerek oraya yerleşen ve bebeğine İstanbul ismini koyan delikanlı; Türkiye'de uzmanlık alanında imkân bulamadığı için Boston'da kalan eski-muhafazakar-şimdi-sadece-hüzünlü göçmen genç... Ve onların çocukları, bozuk aksanla Türkçe konuşan ya da hiç konuşamayan üçüncü kuşak; kopukluklar, anlatılmayan nice hikâye... Ben yurtdışındaki edebiyat gezilerimde, oralara yerleşen, "geri dönmeyen" Türklerle karşılaşıyor, konuşma imkânı buluyorum sürekli. Ve her seferinde aynı şeyi duyuyorum: "İlk başta sadece birkaç sene kalırız diye geldik, sonra.. dönemedik geri..."
Batı standartlarında yaşamaya ve çalışmaya alışmış ve artık buralara dönmeyen, dönemeyen bu kıymetli insanların Türkiye ile bağlarını tazelemekte sonsuz fayda görüyorum. Hem kendileri için, hem Türkiye için, hem de "medeniyetler çatışması"na inanmayan bir dünya için. Onlardan dönmelerini beklemek nafile bir rüya. Artık Batılılar, Batı'nın bir parçasılar. Ama onlardan memleketlerini unutmalarını beklemek de yanılgı olur. Kendileri unutsa, rüyaları unutmaz. Etraflarındakiler unuttursa, aksanları unutturmaz kökenlerini. Çözüm bu insanları "ya burada ya orada" olmaya, kati bir seçim yapmaya itmek yerine, tam tersine, olabildiğince esnek ve hareketli bir yaşam biçimine kavuşturmak. Öyle ki gelip gidebilsinler, bir ayağı Türkiye'de bir ayağı Amerika'da projeler geliştirebilsinler. Öyle ki New York'ta, Iowa'da ya da Montreal'de verdikleri bir dersi, bir yaz da gelip İstanbul'da ya da Eskişehir'deki öğrencilere aktarabilsinler. Zaman zaman Türkiye'ye yolculuk yapıp burada da danışmanlık, hocalık, proje koordinatörlüğü yapabilsinler. Gelip gittikçe bilgi birikimlerini buraya aktarabilirler. Keza bağlı bulundukları Batı üniversitelerine de buradaki tecrübelerini ve araştırmalarını aktarırlar. Bu bilimsel göçebeliği teşvik edecek projeler geliştirilebilir. Beyin Göçü'yle gidenlerin bir ayaklarının burada olmasından kazanacak, öğrenecek çok şeyimiz var. Ve inanın, onların da -ekonomik olarak değil ama- duygusal olarak buna ihtiyacı var
 
shape1
shape2
shape3
shape4
shape7
shape8
Üst