Neler yeni

Welcome to SATBİL FORUM PAYLAŞIM

Join us now to get access to all our features. Once registered and logged in, you will be able to create topics, post replies to existing threads, give reputation to your fellow members, get your own private messenger, and so, so much more. It's also quick and totally free, so what are you waiting for?

Bir Satbil Forum Efsanesi

Satbil Reklam Alanı

Satbil Forum Reklam

Köşe başındaki Köşe yazarları ne dediler!..

F

fiesta73

Guest
09 Ağustos 2006 Çarşamba 100 yıldır böyle
Önceki yazımda "100. yılını yaşayan Fenerbahçe'nin gerçek gücünü yarın akşam göreceğiz. Her zaman olduğu gibi üçüncü sınıf takımlarla hazırlık maçları yaparak gol şov yapan Fenerbahçe Erciyes maçında da iyi oynadı ama karşısında rakip yoktu" demiştim.

"Fenerbahçe bu kolay rakiplerin sunduğu sahte zaferlere kanarsa işi zor" diye öngörüde bulunmuştum.

Maalesef haklı çıktım. Daha önce "0" puan alarak Şampiyonlar Ligi tarihinin en kötü iki takımından biri olan Fenerbahçe, ne yazıkki yeni bir rekor kırdı. 23. saniyede golü kalesinde gördü. Kiev işi eğer biraz sıkı tutsa ilk yarıda aradığı skoru bulurdu.

Ama daha sonra toparlansa ve beraberliği yakalasa da gücü Kiev'e yetmedi.

Fenerbahçelilerin üzülmemesi için iki neden var: Birincisi hala tur şansının sürüyor olması. İstanbul'da 2-0 bulması zor ama imkansız değil. İşi sıkı tutarsa bir ihtimal daha var. İkincisi Fenerbahçe'nin Avrupa sicili.

Zaten Türkiye'de kimse Fenerbahçe'nin Avrupa'da başarılı olacağı beklentisi içinde değildi. 100 yıldır sadece Türkiye içinde başarı kovalayan ve bu başarılarla avunan bir takımın Şampiyonlar Ligi'ne katılamaması o açıdan kimseyi üzmemeli. Daha büyük üzüntülerin önü kesildi diye düşünmeli.

Öte yandan Galatasaray da hepimizin alıştığı başarılarından birini gösterdi ve rakibini net bir skorla geçti. Şimdiden turu geçti sayılır.

İki takıma da bundan sonraki Avrupa macerasında başarılar diliyorum.

****************************************************
10 Ağustos 2006 Perşembe Aynı tas aynı Fener aynı Cimbom
Şampiyonlar Ligi kapısındaki iki takım. Biri Avrupalı diğeri Asyalı. Hem beyin hem mekan olarak. Cimbom 5 gol attı 2 tane yedi ama Türkiye’nin ihtiyacı olan çok değerli puanları aldı. Türk takımları için bu puanların önemi büyüktü. Ama bu Cimbom’u eleştirmeyeceğim anlamına gelmesin.
Gelelim şark kafasıyla oynayan Fener’e. Turu geçer geçmez konum bu değil. Bu maç önemliydi hem onlar hem Türkiye için. Yatsınlar kalksınlar Rüştü’ye dua etsinler. Ki o Rüştü kulübün isminden başka takımda tek saygı duyduğum insan. Fener oyuncuları Avrupa’da oynadıklarının hala farkında değiller. Benim amacım sahadaki oyunlarını yargılamak değil sporcu kişiliğiyle bağdaşmayan tutumlarını sorgulamak. Tuncay’ı yeni simiyle Mehmet’i Serkan’ı bellemişler bir parmak işaretini hakeme devamlı onu sallıyorlar. O parmaklar 3 golle gelen yenilgiye neden oldu. Nerden çıktı bu demeyin. Fener oyuncuları hala Superlig’de oynamadıklarının farkında değiller. Süperlig’de edindikleri kötü alışkanlıklar burada cezasız kalıyor ama Avrupa’da adamlar affetmiyor. Sekan hakeme gösterdiği parmaklardan atılmadı tabiki. Yaptığı hareketlerin yanlış olmadığına inandığı ve inandırıldığı için atıldı. Bir de Tuncay’ın çok yaptığı meşhur ‘sus’ işareti var. Hani hastanelerde bir hemşire fotografı vardır ya ‘sus işareti yapar. Aynı onun gibi. Bu maçta kullanamadı ama umarız rövanşta onu kullanacak golleri atar da takımına tur atlatır.
Fenerlilerin maçtan sonra yorumlarına da şahit oldum. ‘Abi top bizi sevmedi’ diyorlardı. Ben de diyorum ki bırakın topun sizi sevmesini, topu siz sevin. Bakın Rüştü topu ne kadar seviyor. En az 5 pozisyonu topu severek gol olmaktan kurtardı. Ama 3 sevilmeyen top ta gol oldu. Umuyorum Şükrü Saraçoğlu’nda bu işi temizlerler.
Tümer Metin’den de bahsetmek istiyorum. Tümer ve Alex yan yana oy-na-ya-maz. Ama Avrupa’da oynayamaz Kayseri ve Sakarya’ya karşı oynarlar tabi. Boyalı basın ise aradaki farkı görmezden gelir. 6 gollü Kayseri galibiyetini bir de cilalarlar. D.Kiev presiyle Fener’i bayılttı. Tümer ve 6 gollü maçın kahramanı Alex kayıpları oynadı. Hele Tümer rakibine bir geri pas verdi ki kendi takım arkadaşları bile Kievli oyuncuya o ana kadar öyle pas atmamışlardı. Fener şansını zora soktu ama hala umut var.

Gelelim Avrupalı Cimbom’a. Futbol bu. Rakibi küçümsediniz mi golleri kalenizde görürsünüz. Rehavet bir dakikada 2 gol getirdi rakip takıma. Genç Arda Carusca’ya otur köşende rahatın bozulmasın dedi. Sabri Hasan’ı Şaş’ırttı. Hakan Necati’ye istikrarın ne olduğunu gösterdi. İliç penaltılar benim dedi. Gerets ise Hasan’ı yanında fazla oturttuğundan mı bilinmez 2 gole Şaş’tı kaldı. Bence biri Gerets’e oyuncu değiştirmenin de bir zamanı olduğunu öğretmeli artık. Açıkçası Cimbom ilk maçta biraz da olsa Avrupa başarılarının mirasını yedi. Rövanşta dikkatli olması gerekiyor.

İşte ilk maçlardan aklımda kalarlar. Tuncay’ın parmağı Rüştü’nün kurtarışları, Tümer’in tehlike yaratan geri pasları. Hasan Şaş’ın şaşkınlığı. Arda’nın Hagi vari golleri ve Gerets’in 1 dakikada yenilen 2 golden sonraki yüz ifadesi..

Sevgiler saygılar…

*************************************************

09 Ağustos 2006 Çarşamba Galatasaray'da değişim rüzgarları!...
Galatasaray'da görmezlikten gelinemeyecek sayıda genç yetenek var. Bu genç olduğu kadar da kaliteli ve yıldız olmaya aday isimler. Birçok üst düzey futbol takımında bulunmayan ve takıma katkı sağlayabilecek kapasitedeki bu gençler Galatasaray'ın geleceğinin teminatı.Bu çocukların değeri bugün parayla ölçülecek cinsten değil bana göre.

Bu bakımdan gençlerin verimli ve gerektiği şekilde kullanılması ise hem teknik heyetin ve hem de yönetimin başlıca görevi olmalı. Hatta teknik heyetin işine asla karışmayan Galatasaray yönetiminin bile bu gençler mevzu bahis olduğunda gerekli tavrı ve duruşu sergilemeleri gerekiyor.

İşte önemli bir uluslararası maç ve genç Arda sahanın en iyisi. Bugün Arda yıldızlaştı, kısa bir geçmişte Ferhat, Aydın ve Uğur...Daha da önceleri Bülent Korkmazlar, Emreler, Tugaylar geleceği hazırlayan genç yeteneklerdi.

Bu duygu ve düşüncelerle Galatasaray'ın, Çek liginin üst sıralarında yer alan Mlada Boleslav'u yenmesinde de bu gençlerle, tecrübeli isimlerin sentezi önemli rol oynadı. Daha bir hafta önce neden ilk onbirde oynamadığını eleştirdiğimiz Arda bizi utandırmadı. Attığı goller, yaptığı pres ve attırdığı gollerle maça damgasını vurdu. Galatasaray'daki gençler ağabeylerini de pozitif yönde etkiliyorlar. Bu gençler sanki Kaptan Hakan Şükür ve diğer tecrübeli ayakları da harekete geçiriyor. Hakan bugün hem ofanstaki başarılı ve çalışkan oyununuü, defansa yardıma gelerek süsledi ve kendisine yaşlı diyenleri çatllattı. Hakan futbola başladığından bu yana seviyesiz eleştirilere sahada cevap vermekten usanmadı ama bizler onu anlatmaktan yorulduk.

DEĞİŞİKLİKLER YANLIŞTI
Gerets, Mlada Boleslav'u ciddiye aldığını gösteren bir ilk onbirle takımını sahaya sürdü. Tercihlerine saygı duydum. Her ne kadar Cihan konusundaki ısrarına bir anlam veremezsek de Gerets'i bu şekilde kabul etmek gerekiyor. Ancak maç 4-0 Galatasaray'ın galibiyeti ile devam ederken Orhan Ak'ın yerine Ergün'ü, İliç'in yerine ise Hasan Şaş'ı almasını yadırgadım.
Çünkü elinde çok genç ve yetenekli gençler bulunan Belçikalı hocanın Orhan yerine genç Ferhat, İliç yerine de Carruısca'yı oyuna dahil etmesi gerekirdi.Zaten Ergün değişikliği sonucu 2 ters gol gelirken, Gerets'i yine bir genç yetenek Arda ipten aldı.


Galatasaray taraftarları ve futbol otoriteleri bu maçta Arjantinli Carrusca'nın son 10 dakikada oyuna alınması gerektiği görüşündelerdi. Yabancı oyuncu kontenjanında alınan ve takıma büyük katkı sağlaması beklenen bir oyuncuyu 90 dakika kulübeye mahkum etmek doğru olmadı.

Okan Buruk'un da gereğinden fazla oyunda kaldığını söylemek mümkün. Kaleci Mondragon bugün hiç gününde değildi. Yediği ikinci gol ve bnazı pozisyonlarda çok önemli pozisyon hataları yaptı. İliç yine takımın en etkili isimleri arasındaydı. Böylesine yetenekli ve efendi bir oyuncunun geldiği günden bu yana adının satış listesinde geçmesi enteresan.
Alınan 5-2 lik galibiyetin şampiyonlar ligine kalmak için yeterli olduğunu ama ciddiyetin elden bırakılmaması gerektiğini düşünüyorum. Bu tür maçlarda en büyük handikap konsantrasyon eksikliğidir. Deplasmanda oyunun başında yenecek bir gol rakibin direncini arttırmaya yetecektir. Ancak Galatasaray gibi uluslararası tecrübesi son derece yüksek olan takımın da deplasmanda atacağı bir golle turu kısa yoldan getirebileceği unutulmamalıdır.

Bu maçta Galatasaray'da ışık göründü. Ancak yönetim bu ışığa aldanıp kaliteli bir ön libero transferi yapmayı rafa kaldırırsa çok ama çok büyük hata yapar.

Ancak Galatasaray'daki değişimin, yani gençlerin geleceği çok iyi planlanmalı. Bu planlama sayesinde sancısız ve çok başarılı bir değişim ve gelişim yaşanması ise muhtemel....

*****************************************************
09 Ağustos 2006 Çarşamba Gerets'in kaşıntısı...


Galatasaray takım bile sayılmayan bir takıma karşı keyifli bir şekilde maçı bitirecek iken aynı dakika içinde 2 gol birden yedi. Maç 4-0 iken yani Galatasaray Şampiyonlar Liginin kapısını dibine kadar açmışken şimdi Çek takımına az da olsa umut verdi.

Adamların hiç aklında yokken şimdi rovanş maçı bir anda önem kazandı. Tabi ki bunun baş aktörü Gerets. 70. dakikada Çek'lerin dili bir karış dışarı çıkmışken yani yorgunluktan bitmişlerken Gerets vurucu darbeyi indirmek yerine sahadaki takımını seyredince Çek'ler 1,5 dakikada 2 gol attılar. Gerets bu dakikalarda oyuncu değişikliği yapsaydı maç 7-8 olabilirdi.

Oyuna "onu yönetim aldı" dediği Okan'la başladı. Galatasaray orta sahasını aslında akıllı kurmuştu Gerets. Sağ yana Sabri'yi sola da Arda'yı alıp iki kanattan bindirmek isteyen Çek'leri genç ciğerlerle tıkadı. Ortaya da Okan ve Ayhan'ı koyarak oradaki deliği de yamadı. Zaten Çek'ler takımcık oldukları için Galatasaray'a rakip bile olamadılar. Okan'dan ön libero olmaz mı diye soranlara bir şey hatırlatacağım. Okan ilk Avrupa kupası maçını Feldkampf zamanın E.Frankfurt'a karşı ön libero olarak oynamıştı. O maçta harikalar yaratan Okan daha sonr formayı hiç bırakmamıştı. Peki Okan'dan ön libero olur mu? Iıh olmaz. Aslında ön libero dediğiniz herkesten olur. Benden bile olur. Çıkarım o bölgeyi tıkarım alın size benden ön libero. Ama Gerets'in yönetime bastırmasının sebebi bu değil. Gerets oraya geriden oyunu başlatabilecek ve gerektiğinde oyunu soğutabilecek kafaya sahip bir futbolcu istiyor. Yoksa deli dana gibi koşarak o bölgeyi tıkayacak bir tıkaç değil. O yüzden Okan Gerets'in aradığı adam değil. Ama yönetimin kılı kıpırdamayınca adam mecburen orada birini oynatacak. Bu maçta bu kişi oldu bakalım bir sonrakinde kim olacak.

Galatasaray'da H.Şükür bence mükemmel oynadı. 35 yaşına bir de havadaki nemi eklediğinizde 20'lik çıtırlar bile şişerken o her kafa topuna çıktı, karşı defansı dağıttı durdu. Bravo H.Şükür. Song muhteşem işler yaptı. Biri ilk diğeri ikinci yarıda öylesine 2 top kesti ki gerçekten görmek lazım yazınca kelimeler gözün gördüğünü vermiyor. Song geldiğinden beri hem tekme atmadan hem de görevini en iyi yaptığı maçını oynadı.

Sabri uzun zaman sonra ilk kez bal yapan arı gibiydi. Yani oyuna bir katma değer sağladı. Son 2 yıldır hiç bir gelişme göstermeyen Sabri bu maçta çok güzel deparlar attı, güzel ara paslar attı ama Sabri'nin en büyük eksiği duran topları bir türlü yararlı kullanamıyor olması. Attığı hiç bir korner veya faul kendi takım arkadaşlarına gitmedi. Sabri'nin bu konuda çok çalışması lazım.

Gelelim Arda'ya. Galatasaray altyapısında defansın sağında yetişen bu harika çocuğu Gerets sola koyarak maça başladı. İlk gördüğümde neden diye sormadım değil neden sol? Ama Arda sağ sol bakmadı öyle bir oyun oynadı ve öylesine akıllı 2 gol attı ki şapka çıkarmamak elde değil. Bu saatten sonra umarım Gerets formayı onun sırtından almaz. Bravo Arda harikaydın. Hep böyle devam...

Galatasaray işi %80 halletti. Şampiyonlar ligine ayak bastı parası 5 milyon dolar hemde yeşilinden yani amerikan doları. Artık yönetim Gerets'in istediği oyuncuyu alsın da Şampiyonlar liginde Galatasaray Avrupa'ya dönüşünü kutlasın...

*************************************************
 
shape1
shape2
shape3
shape4
shape7
shape8
Üst