Neler yeni

Welcome to SATBİL FORUM PAYLAŞIM

Join us now to get access to all our features. Once registered and logged in, you will be able to create topics, post replies to existing threads, give reputation to your fellow members, get your own private messenger, and so, so much more. It's also quick and totally free, so what are you waiting for?

Bir Satbil Forum Efsanesi

Satbil Reklam Alanı

Satbil Forum Reklam

Panik Atakla Nasıl Başa Çıkılır

@hmet

UZAKLARDAN
Local time
18:58
Katılım
23 Eylül 2006
Mesajlar
9,165
Tepkime puanı
48
Puanları
0
Panik herhangi bir içsel ya da dışsal uyaran karşısında kişinin korku ve endişe içerikli duygularının ortaya çıktığı ve bunu takiben fiziksel ve davranışsal değişimlerin yaşandığı bir duygu-durumdur.

Aslında, panik duygusu insan yaşamında adaptif bir rol oynar. Panik, korku, endişe gibi duygular kişinin yaşamının tehlikede olduğunu ifade eden duygusal işaretlerdir. Bu işaretlerle, 2. beyin olarak adlandırdığımız limbik sistemi aktive olur ve salgılanan hormonların etkisiyle sempatik sinir sistemi harekete geçer. Amaç: ‘savaş ya da kaç’tır. Yaşamının tehlikede olduğu uyarısını alan kişi, içinde bulunduğu durumla baş edemeyecek ise kaçmalı, baş edebilecekse kendini savaşmak için hazırlamalıdır ki hayatını sürdürebilsin. Yaşamsal öneme sahip bu yapıda, sempatik sinir sistemi uyarılınca fizyolojik bir takım değişimler gerçekleşir. Kalp atış hızı ve kan basıncı artar, göz bebekleri büyür, karaciğerde kana salınan şeker miktarı enerjiyi arttırmak için yükselir, kanın akışı kaslara doğru yönlendirilir, gereksiz enerji kullanımını engellemek için sindirim durdurulur yahut bağırsaklar hemen boşlatılmaya çalışılır vs. Teknik donanımını tamamlayan vücut kişinin tehdit içeren uyaranla başa çıkmasına kendini hazırlar ancak geriye düşmanı tanımlamak kalır. Eğer karşınızda eli silahlı iri yarı bir hırsız varsa ve bulunduğunuz yerde yalnızsanız en akıllıcası kıpırdamadan tehlikenin geçmesini beklemek olabilir ancak vücudunuz kaçmanız için de gerekli hazırlıkları yapmıştır.

Peki aslında tehlike olarak algıladığınız şey sizin yaşamınızı tehdit edecek bir nitelik taşımadığında ne olur? Mesela, salonda oturmuş televizyon izlerken odadan gelen çıtırtıyı hırsız zannetseniz ne yaparsınız? Vücudunuz yanlış alarm vererek bütün sistemi harekete geçirir taki siz sesin açık bıraktığınız oda penceresinden geldiğini idrak edene kadar…. Panik atak işte bu tür bir tablo sonucu ortaya çıkar.Açıkça yaşamsal tehdit içermeyen uyarıcılar kişi tarafından katastrofik-felaket şeklinde yorumlanır ve bunun sonucunda sempatik sinir sistemi uyarılarak ‘savaş ya da kaç’ prensibine göre fizyolojik ve davranışsal tepkimeleri tetikler. Çok yoğun duyguların yaşandığı panik ataklarında kişi ölecekmiş, bayılacakmış ya da çıldıracakmış gibi olma durumlarını hisseder. Bunu takiben, yaşanılan duygu durumunun şiddeti kişide bir daha aynı şeyleri yaşayıp yaşamayacağı üzerine birtakım korku ve kuruntular uyandırmaya başlar. Böylelikle kişide ‘korkudan korkma’ hali baş gösterir.Panik belirtilerini ortaya çıkaran, tetikleyen, anımsatan yerlerden, durumlardan kaçma ya da kaçınma davranışları hep ‘korkudan korkma’ halinin sonucudur ve bu tür güvenlik arayışları aslında kişi için onun yaşamını zorlaştıran, izolasyona götüren güvenli bir hapishaneye dönüştür.Korktuğu belirtilerle karşılaşmamak için onları tetikleyebileceğini düşündüğü her şeyden kaçar ya da kaçınır.


Panik Bozukluğu’nun yukarıda anlatılan gelişim sürecinde dikkati çeken ve genellikle her kişide benzer olarak ortaya çıkan evreler vardır. Birinci evre, kişi farkında olsun ya da olmasın içsel bir olayın gerçekleşmesidir. Bu içsel olay hemen her zaman vücut duyumlarında gerçekleşen bir değişimdir.Kalp atışlarının artması, soluksuz kalma, sıcaklık basması gibi belirgin fizyolojik değişimler içsel olaylardan bazıları olabileceği gibi bunların yerine genel bir iç sıkıntısı ya da rahatsızlık duygusu, tedirgin edici görsel bir imaj da tetikleyici içsel olaylardan biri sayılabilir.
Birinci evredeki içsel olayı takiben ikinci evrede ‘işlevsiz yahut yıkımsal düşünceler’ kendini gösterir.
‘Kalp atışlarım çok artmaya başladı ya bir kalp krizi geçirirsem!’
‘Ya bir panik atağı geçirirsem!’
‘Ya kontrolümü kaybedersem!’


Bu ve benzeri yıkımsal düşünceler fark edilen içsel olayın şiddetinin artmasına sebep olur ve artan bedensel belirtiler yıkımsal düşünceleri doğrular gibi görünerek düşüncelerin yıkımsal etkilerini arttırır ve kişinin kaygısı oldukça kısa bir sürede o denli şiddetlenir ki kalp krizi geçirdiğine kesinlikle inanarak hastanelerin acil servislerine başvurur.Yahut da kişi o sırada krizin, bayılma yahut çıldırma gibi korktuğu durumun oluşmasını önleyeceğini düşündüğü bir takım güvenlik davranışlarına girişebilir. Bulunduğu ortamdan ayrılmak, oturmak, uzanmak yahut bazı kelimeleri tekrar etmek gibi. Sonuç olarak gevenli davranışları paniğini yatıştırır ve kişi felaket senaryosunun sonunu göremez. Yani eğer aldığı tedbirler olmasa yaşadığı durumun felaketle sonuçlanacağına dair inancı atağın sonunu bekleyemediği için pekişir.


Bu iki evre sırasında yaşananlar ‘panik döngüsü’ olarak adlandırılır. Panik Bozukluğu yaşayan kişiler en çok birinci evredeki belirtilerden yakınırlar ve tedavide onları ortadan kaldırmak isterler ancak kaygı duygusunu hissetmek ve kaygı duygularını çağrıştıran bedensel durumları yaşamak gündelik hayatın bir parçasıdır ve yok edilemezler.
Panik bozukluktan kurtulmanın en etkili yolu yıkımsal düşüncelerden kurtulmaktır. Herkesin tecrübe edebileceği içsel olayları felaket senaryosuna dönüştürmeden ‘ya ….olursa’ / ‘if….than…’ düşüncelerinin farkına varıp onlardan kurtularak ve korku, panik belirtilerinin üstüne giderek tedavide başarılı olmayı sağlayabiliriz.

Panik atağının bahsi geçen evreleri esnasında uygulanabilecek basit bir teknikle işe başlayabilirsiniz. Bu yöntem DOS Yöntemi olarak adlandırılabilir (Durdur- yeniden Odaklan-Soluk alıp ver)

1-DURDURUN:

İçsel olay olarak tanımlanabilen en küçük bir belirtiyi tespit ettiğinizde sahneyi dondurun ve ‘DURDUR ŞUNU’ deyin.Bunu kendi kendiniz bir işaret eşliğinde sessiz olarak ya da sesli bir biçimde söyleyebilirsiniz.Amaç bu8rada içsel olaylarım yıkımsal düşünceleri tetiklemesine izin vermemektir.

2-YENİDEN ODAKLANIN:

Bedensel belirtileri durdurmaya çalışırken aklınıza gelebilecek yıkımsal düşüncelerin önünü tıkamak için düşüncelerinizi bedensel duyumlarınız yerine bulunduğunuz ana, yaşadıklarınıza, beş duyunuzla hissettiklerinize ve farkına varamadığınız çevrenizdeki diğer ayrıntılara odaklayın.Zihninizi bu ayrıntılarla öyle meşgul edin, onların niteliğine ve farklılığına öylesine kendinizi kaptırın ki yıkımsal düşüncelere yer kalmasın.
Mesela, evde otururken maç seyrettiğiniz sırada atağınızın geleceğine dair bir belirti hissettiğiniz anda rakip takımın numaralarına göre isim soy isimlerini, nereli olduklarını, yaşlarının kaç olduğunu düşünebilirsiniz yahut masadaki vazonun hangi maddeden yapıldığını içindeki çiçeklerin ne olduğunu ve renklerini, duvardaki tablonu ayrıntılarını düşünebilirsiniz.

3- SOLUK ALIP-VERİN:

Son olarak üçüncü aşamaya geçin. Denetimli soluk alıp vermeye başlayın. En az dört saniye süreyle içinizde 1001-1002-1003-1004 diye sayarak burnunuzdan soluk alıp karın boşluğunuzda aldığınız nefesi biriktirin.
Nefesinizi bir miktar, kendinizi rahatsız hissetmeyecek kadar içinizde tuttuktan sonra yine en az dört saniye sanki bir mumu üfler gibi dudaklarınızdan verin.

Tüm bunları en az dört dakika yapın.Soluk alıp verişiniz kontrollü ve sakin bir şekilde yapabilirseniz zihniniz ikinci basamağa geçemeden panik döngüsünü başlatamadan kalacaktır ve süreç sizin lehinize sonuçlanacaktır.




Gülşah Civriz Akçay

Psikolog - Hipnoterapist
 
shape1
shape2
shape3
shape4
shape7
shape8
Üst