- Katılım
- 2 Mayıs 2007
- Mesajlar
- 2
- Tepkime puanı
- 2
- Puanları
- 0
TÜrk İnsani
Kağıt mendili, kumaş mendil gibi günlerce
buruşuk şekilde cebinde taşır.
Rüzgârlı havalarda küller uçmasın diye
küllüğe su koyar.
Sakal traşı olduktan sonra kanayan yerlerine
küçük kâğıtlar yapıştırır.
Soba borusu aktığında yoğurt kaplarını telle
soba borusuna bağlar.
Sahilde mayosunu kabinde giymek yerine
arkadaşlarına havlu tutturarak giymeye çalışıp bir de
arkadaşlarına "bakmayın lan" diye çıkışır.
Herhangi bir yere hesap öderken arkasına
dönüp gizli gizli para sayar.
Beton döktükten sonra bir sanat eseri
yapmışçasına beton kurumadan tarih ve imza atar.
Çorabının kirlenip kirlenmediğini burnuna
götürerek kısa süreli koklayarak anlar.
Simit yedikten sonra, masaya dökülen
susamları parmağının ucunu ıslatarak toplayıp yutar.
Daha birinci telefon zili çaldığında
telefonun başına dikilir ama açmak için
ikinci kez çalmasını bekler.
Gazete bayiinin önünde durup tezgâhtaki
gazeteleri ayaküstü okur.
Cebinden çıkardığı paraların içinde en
eskisini özenle arayıp bulduktan sonra para üstü verir.
Trafikte ambulansın peşine takılarak sıkışıklıktan
kurtulup, uyanıklık yaptığını zanneder.
Çocuğu yanlışlıkla elini kestiği veya düştüğü için ağladığında,
elini kesti veya düştü diye çocuğunu döver.
Kredi kartının işlevsel kısmı zarar görmesin
diye seloteyp yapıştırır.
Kaldırımda değil de cadde ortasında yürür ve
yanından hızla geçen arabaya da
"çarpsaydın bari" diye tepki gösterir.
Bir turiste adres tarif ederken bağıra
bağıra Türkçe konuşur.
Ütü fişi, teyp fişi veya televizyon fişi kablosunun
bakır teli dışarı çıkmış ise çocukları elektrik
çarpmasın diye bakır teli seloteyple yapıştırır.
Yemeğini yedikten sonra tatlı yiyecekse,
bulaşık çıkarmamak için çatalını veya kaşığını iyice yaladıktan sonra
tatlısını yer.
Fayton, at arabası ve el tezgâhına bisiklet kornası takma
fikrinin patenti yüzde yüz bir Türk'e aittir.
Evinde bulunan saksıların dibini kül tablası
olarak kullanır.
İşinde iyi olan birisini överken hakaretle iltifat eden,
bir Türk'ten başkası olamaz. ( Şerefsizin oğlu ne iş yapmış
be kardeşim, helal olsun)
Yemeğin etini en sona bırakır.
Dingildeyen bir masanın ayağına kâğıt
sıkıştırma fikri bir Türke aittir.
Arabasına öküz, köpek, horoz sesli korna
taktırma gibi bir buluşun sahibidir.
Gazete kâğıdını en iyi şekilde kullanır.
(Cam silme bezi, külah, mendil, sofra bezi)
Plastik yoğurt kabını saksı yapar.
Çiğnediği sakızı daha sonra çiğnemek üzere kafasındaki
tülbente yapıştıran bir Türk kadınından başkası değildir.
Tek abdestle beş vakit namaz kılmak için iki
büklüm kıvranır.
Desenlerini çok beğenerek aldığı yeni bir
mobilyanın üstünü başka bir örtü örterek kullanır.
Mutfak tüpü gaz kaçırıyor mu, kaçırmıyor mu diye
kibrit yakıp kontrol eder.
Yemekte eti bıçakla değil, çatalın yanıyla
kesmeye çalışır.
Otoyolda, otomobilin gaz pedalına tuğla
koyup, yorulmadan kullanma fikri bir Türk'ündür.
Elektronik hesap makinesini, uzaktan kumandasını
naylona sarmış, üzerine de ambalaj lastiği geçirmiş
birini görürseniz Türk'tür.
Kağıt mendili, kumaş mendil gibi günlerce
buruşuk şekilde cebinde taşır.
Rüzgârlı havalarda küller uçmasın diye
küllüğe su koyar.
Sakal traşı olduktan sonra kanayan yerlerine
küçük kâğıtlar yapıştırır.
Soba borusu aktığında yoğurt kaplarını telle
soba borusuna bağlar.
Sahilde mayosunu kabinde giymek yerine
arkadaşlarına havlu tutturarak giymeye çalışıp bir de
arkadaşlarına "bakmayın lan" diye çıkışır.
Herhangi bir yere hesap öderken arkasına
dönüp gizli gizli para sayar.
Beton döktükten sonra bir sanat eseri
yapmışçasına beton kurumadan tarih ve imza atar.
Çorabının kirlenip kirlenmediğini burnuna
götürerek kısa süreli koklayarak anlar.
Simit yedikten sonra, masaya dökülen
susamları parmağının ucunu ıslatarak toplayıp yutar.
Daha birinci telefon zili çaldığında
telefonun başına dikilir ama açmak için
ikinci kez çalmasını bekler.
Gazete bayiinin önünde durup tezgâhtaki
gazeteleri ayaküstü okur.
Cebinden çıkardığı paraların içinde en
eskisini özenle arayıp bulduktan sonra para üstü verir.
Trafikte ambulansın peşine takılarak sıkışıklıktan
kurtulup, uyanıklık yaptığını zanneder.
Çocuğu yanlışlıkla elini kestiği veya düştüğü için ağladığında,
elini kesti veya düştü diye çocuğunu döver.
Kredi kartının işlevsel kısmı zarar görmesin
diye seloteyp yapıştırır.
Kaldırımda değil de cadde ortasında yürür ve
yanından hızla geçen arabaya da
"çarpsaydın bari" diye tepki gösterir.
Bir turiste adres tarif ederken bağıra
bağıra Türkçe konuşur.
Ütü fişi, teyp fişi veya televizyon fişi kablosunun
bakır teli dışarı çıkmış ise çocukları elektrik
çarpmasın diye bakır teli seloteyple yapıştırır.
Yemeğini yedikten sonra tatlı yiyecekse,
bulaşık çıkarmamak için çatalını veya kaşığını iyice yaladıktan sonra
tatlısını yer.
Fayton, at arabası ve el tezgâhına bisiklet kornası takma
fikrinin patenti yüzde yüz bir Türk'e aittir.
Evinde bulunan saksıların dibini kül tablası
olarak kullanır.
İşinde iyi olan birisini överken hakaretle iltifat eden,
bir Türk'ten başkası olamaz. ( Şerefsizin oğlu ne iş yapmış
be kardeşim, helal olsun)
Yemeğin etini en sona bırakır.
Dingildeyen bir masanın ayağına kâğıt
sıkıştırma fikri bir Türke aittir.
Arabasına öküz, köpek, horoz sesli korna
taktırma gibi bir buluşun sahibidir.
Gazete kâğıdını en iyi şekilde kullanır.
(Cam silme bezi, külah, mendil, sofra bezi)
Plastik yoğurt kabını saksı yapar.
Çiğnediği sakızı daha sonra çiğnemek üzere kafasındaki
tülbente yapıştıran bir Türk kadınından başkası değildir.
Tek abdestle beş vakit namaz kılmak için iki
büklüm kıvranır.
Desenlerini çok beğenerek aldığı yeni bir
mobilyanın üstünü başka bir örtü örterek kullanır.
Mutfak tüpü gaz kaçırıyor mu, kaçırmıyor mu diye
kibrit yakıp kontrol eder.
Yemekte eti bıçakla değil, çatalın yanıyla
kesmeye çalışır.
Otoyolda, otomobilin gaz pedalına tuğla
koyup, yorulmadan kullanma fikri bir Türk'ündür.
Elektronik hesap makinesini, uzaktan kumandasını
naylona sarmış, üzerine de ambalaj lastiği geçirmiş
birini görürseniz Türk'tür.