Bir kimsenin, vasiyetini yerine getirmek veya mallarında ya da çocuklarının işlerinde tasarruf etmek üzere tayin ettiği kişiye denir.
Bir kimse sağlığında borçlarını ödemek, vasıyetini yerine getirmek üzere veya küçük çocuğuna bırakacağı malı muhafaza etmek ve çocuğunun ihtiyaçlarına sarf etmek üzere bir vasî tayin edebilir. Vasî olarak belirlediği kimse, vasiyette bulunan şahsa huzurunda vasîliği kabul etmediğini belirtmesi halinde vasiyet reddedilmiş olur, gerçekleşmez. Ancak böyle bir red bulunmadığı takdirde vasî olarak belirlenmiş olur.
Vasî olarak tayin edilen kişi, güvenilir ve kendisine vasıyet edilen hususlarda tasarruf gücüne sahipse, bu vesâyet tasdik edilir. Zira vefat eden kimse güvenerek malını ona emanet etmiştir. Vasî güvenilir, fakat tasarruf gücüne sahip değilse, hâkim bunun yanında tasarruflarında yardımcı olacak ikinci bir kişi belirler. Ancak vasî fâsık, kâfir ya da köle ise onu azlederek yerine başkasını vasî olarak atar.
Vasî, yetimin malında, onun menfaatine tasarrufta bulunmalı, haklarını korumalıdır. Bu nedenle vasînin, hibe ve vasiyyetin kabulü gibi sırf yetimin menfaatine olan tasarrufları geçerlidir. Buna karşılık tamamen yetimin zararına tasarrufta bulunamaz. Bu çerçeveden olarak çocuğun malından borç veremez, hibe yapamaz. Fayda ve zarara muhtemel olan alışveriş gibi tasarrufları ise, çocuğun yararına olmak kaydıyla geçerlidir. Vasînin muhtaç olması halinde, aşırıya kaçmamak kaydıyla yetimin malından yiyebilir. Ancak ihtiyacı bulunmaması halinde, çocuğun malından yemesi caiz değildir (Nisâ, 4/6). (İ.P.)
alıntı
Bir kimse sağlığında borçlarını ödemek, vasıyetini yerine getirmek üzere veya küçük çocuğuna bırakacağı malı muhafaza etmek ve çocuğunun ihtiyaçlarına sarf etmek üzere bir vasî tayin edebilir. Vasî olarak belirlediği kimse, vasiyette bulunan şahsa huzurunda vasîliği kabul etmediğini belirtmesi halinde vasiyet reddedilmiş olur, gerçekleşmez. Ancak böyle bir red bulunmadığı takdirde vasî olarak belirlenmiş olur.
Vasî olarak tayin edilen kişi, güvenilir ve kendisine vasıyet edilen hususlarda tasarruf gücüne sahipse, bu vesâyet tasdik edilir. Zira vefat eden kimse güvenerek malını ona emanet etmiştir. Vasî güvenilir, fakat tasarruf gücüne sahip değilse, hâkim bunun yanında tasarruflarında yardımcı olacak ikinci bir kişi belirler. Ancak vasî fâsık, kâfir ya da köle ise onu azlederek yerine başkasını vasî olarak atar.
Vasî, yetimin malında, onun menfaatine tasarrufta bulunmalı, haklarını korumalıdır. Bu nedenle vasînin, hibe ve vasiyyetin kabulü gibi sırf yetimin menfaatine olan tasarrufları geçerlidir. Buna karşılık tamamen yetimin zararına tasarrufta bulunamaz. Bu çerçeveden olarak çocuğun malından borç veremez, hibe yapamaz. Fayda ve zarara muhtemel olan alışveriş gibi tasarrufları ise, çocuğun yararına olmak kaydıyla geçerlidir. Vasînin muhtaç olması halinde, aşırıya kaçmamak kaydıyla yetimin malından yiyebilir. Ancak ihtiyacı bulunmaması halinde, çocuğun malından yemesi caiz değildir (Nisâ, 4/6). (İ.P.)
alıntı