Ümitsizlik, istek ve arzunun tükenmesi manâsınadır. İnsan yaşadığı sosyal hayatın içinde daima olumlu, olumsuz, küçük, büyük, acele ve gecikmeli bir takım olaylarla iç içe yaşamaktadır. Bu nedenle bazan bir ümitsizlik ve kötümserlik psikolojisi olan yeis ile karşılaşmak mümkündür. Yeis kelimesi türevleriyle birlikte Kur'ân'ı Kerim'in on ayrı yerinde geçmekte; Allah'ın rahmetinden ve yardımından ümit kesmek ve karamsar bir çizgide sürekli beklemek kınanmaktadır: "(İbrahim dedi ki: Rabbimin rahmetinden, sapıklardan başka kim ümit keser?" (Hicr, 15/56), "De ki: Ey kendi nefisleri aleyhine haddi aşan kullarım! Allah'ın rahmetinden ümit kesmeyin" Çünkü Allah bütün günahları bağışlar..." (Zümer, 39/53), "İnsan hayır işlemekten usanmaz. Fakat kendisine bir kötülük dokunursa hemen ümitsizliğe düşer, üzülüverir." (Fussilet, 41/49) Görülüyor ki yeis kişiyi felaket sınırına doğru çekmektedir. Bu karamsarlık hali tembelliğe, rehavete ve gaflete zemin hazırlar. Bedende mücadele ve hareket kabiliyetini keser. Böylece hem dinin hem dünyanın elden gitmesine yol açmış olur. Mümin böyle bir tehlike ile karşılaşması durumunda derhal tövbe ederek Allah'a sığınmalıdır. Azim, sabır, irade ve tevekkül ile inancını ve güvenini tazelemeye çalışmalıdır.
İslâm bilginleri îmân açısından da yeis üzerinde durmuşlardır. Bu anlamda yeis, kişinin ölümle karşı karşıya kaldığı son an demektir ki bu anda îmânın sahih olamayacağı görüşü ağırlık kazanmıştır (Yûnus, 10/90-92; Mü'min, 40/84-85). Çünkü îmân yakîn ifade eder. Şüphe ve yeis ile îmân mertebesine erişilemez. (F.K.)
alıntı
İslâm bilginleri îmân açısından da yeis üzerinde durmuşlardır. Bu anlamda yeis, kişinin ölümle karşı karşıya kaldığı son an demektir ki bu anda îmânın sahih olamayacağı görüşü ağırlık kazanmıştır (Yûnus, 10/90-92; Mü'min, 40/84-85). Çünkü îmân yakîn ifade eder. Şüphe ve yeis ile îmân mertebesine erişilemez. (F.K.)
alıntı