Babası ölmüş ve henüz ergenlik çağına ulaşmayan çocuk demektir. İslâm dini, yetimlerin korunup gözetilmesi, onların yetiştirilerek topluma kazandırılması için gerekli tedbirleri almış, bunlarla ilgili özel hükümler koymuştur. Kur'ân-ı Kerim'de, devlet hazinesinden ve savaş gelirlerinden yetimlere pay ayrıldığı bildirilmektedir (Enfâl, 8/41; Haşr, 59/7). Bunun dışında inananların da malî yönden yetimlere destek olmaları tavsiye edilmiş (Bakara, 2/215) ve yetimlere iyi muamele edenler övülmüştür (İnsan, 76/8). Hz. Peygamber, "Kendisine veya başkasına ait herhangi bir yetimi görüp gözetmeyi üstlenen kimse ile ben, cennette işte şöyleyiz." diyerek şehadet parmağıyla orta parmağını işaret etmişlerdir (Müslim, Zühd, 2). Buna karşılık, yetime kötü davranıp, yardım elini uzatmayanlar kınanmıştır (Fecr, 89/17; Mâûn, 107/2).
İslâm dini, sadece yetimlere iyi davranmakla kalmamış, onların mallarını korumayı ve yetimleri yetiştirerek rüşt çağına ulaştıklarında mallarını kendilerine vermeyi, onların evlilikleriyle de ilgilenmeyi bir vazife olarak yüklemiştir (Nisâ, 4/2, 3, 5, 6, 10; En'âm, 6/152). (İ.P.)
alıntı
İslâm dini, sadece yetimlere iyi davranmakla kalmamış, onların mallarını korumayı ve yetimleri yetiştirerek rüşt çağına ulaştıklarında mallarını kendilerine vermeyi, onların evlilikleriyle de ilgilenmeyi bir vazife olarak yüklemiştir (Nisâ, 4/2, 3, 5, 6, 10; En'âm, 6/152). (İ.P.)
alıntı