Sözlükte "vesîle, sebep" anlamına gelen zerîa kelimesinin çoğulu olan zerâyi', bir fıkıh terimi olarak, hüküm çıkarmada kullanılan fer'î delillerden olup, harama vasıta olan şeyin haram, helâle vasıta olan şeyin helâl, vacip için zarûrî olan şeyin vâcip olmasını ifade eder.
İslâm hukukunda hükümler, maksatlar ve vesîleler olmak üzere ikiye ayrılırlar. Maksatlar (Mekâsıt), maslahat ve mefsedetleri teşkil eder. Vesîleler (Vesâil), maslahat veya mefsedetlere yol açan şeylerdir. Vesîleler hüküm bakımından vasıta oldukları şeylere benzerler; harama vesîle olan haram, helâle vesîle olan helâldir.
Zerâyi'de asıl olan fiillerin sonucunun göz önünde bulundurulmasıdır. Allah Teâlâ da, işlerin sonucunun göz önünde bulundurulması gerektiğine şu âyet-i kerimede işaret etmektedir: "Allah'tan başkasına tapanlara (ve onların putlarına) sövmeyin; sonra onlar da bilmeyerek Allah'a söverler. Böylece biz her ümmete kendi işlerini cazip gösterdik. Sonunda dönüşleri Rablerinedir. Artık O ne yaptıklarını kendilerine bildirecektir." (En'âm, 6/108). Zerâyi, özellikle sedd-i zerâyi (haram ve kötülüklere vesîle olanın haram olması), fakihlerin çoğunluğuna göre delil olarak kabul edilmiştir. (İ.P.)
alıntı
İslâm hukukunda hükümler, maksatlar ve vesîleler olmak üzere ikiye ayrılırlar. Maksatlar (Mekâsıt), maslahat ve mefsedetleri teşkil eder. Vesîleler (Vesâil), maslahat veya mefsedetlere yol açan şeylerdir. Vesîleler hüküm bakımından vasıta oldukları şeylere benzerler; harama vesîle olan haram, helâle vesîle olan helâldir.
Zerâyi'de asıl olan fiillerin sonucunun göz önünde bulundurulmasıdır. Allah Teâlâ da, işlerin sonucunun göz önünde bulundurulması gerektiğine şu âyet-i kerimede işaret etmektedir: "Allah'tan başkasına tapanlara (ve onların putlarına) sövmeyin; sonra onlar da bilmeyerek Allah'a söverler. Böylece biz her ümmete kendi işlerini cazip gösterdik. Sonunda dönüşleri Rablerinedir. Artık O ne yaptıklarını kendilerine bildirecektir." (En'âm, 6/108). Zerâyi, özellikle sedd-i zerâyi (haram ve kötülüklere vesîle olanın haram olması), fakihlerin çoğunluğuna göre delil olarak kabul edilmiştir. (İ.P.)
alıntı