Sözlükte "ilgisiz davranmak, yüz çevirmek, rağbet etmemek" anlamına gelen zühd, tasavvufta, âhirete yönelmek, dünyaya dolu dizgin dalmamak; elde mevcut bulunsa bile gönülde mal ve mülk sevgisine yer vermemek demektir. Zühd, dünyayı tamamen terk edip çalışmayı bırakmak, dünya lezzetlerine sırt çevirip, kuru ekmek yiyerek aba giymek değil, lezzet verici şeyleri azaltmak, onlara dalmamaktır. Diğer bir ifadeyle âhireti unutup dünyaya esir olmamaktır. Zühd kelimesi Kur'ân'da geçmezse de, dünya hayatının bir oyun ve eğlenceden ibaret olduğunu, malların ve çocukların birer imtihan vesilesi olduğunu bildiren âyetler (En'âm, 6/32; Enfâl, 8/28) zühd hayatını destekler mahiyettedir. Hz. Peygamber de zühdün helâlları haram kılmak veya malı telef etmek değil, elde bulunana güvenmemek olduğunu bildirmiştir (Tirmizî, Zühd, 29; İbn Mâce, Zühd, 1). (M.C.)
alıntı
alıntı