Gölgelik, çardak, ev, taht vb. şey yapmak, ikâmet etmek, borçluyu sıkıştırmak, meyletmek ve sapmak anlamlarındaki "a-r-ş" kökünden gelen arş kelimesi sözlükte, mülk, izzet, şeref, şöhret, saltanat, iktidar; çadır, ev tavanı ve padişah tahtı; zü'l-arş ise arş sahibi demektir.
"Arş" kelimesi Kur'ân'da 26 âyette geçmiştir. Bunlardan biri (Yûsuf, 12/100) Yusuf Peygamberin, dördü (Neml, 27/23, 38, 41, 43) Sebe Melikesi Belkıs'ın tahtı, diğerleri Allah'ın arşı ile ilgilidir.
Yüce Allah için; "...arşın sahibi..." (İsrâ, 17/42), "?Şerefli arşın sahibi?" (Bürûc, 85/15), "?arşın Rabbi?" (Enbiyâ, 21/22) "?O, büyük arşın Rabbi?" (Tevbe, 9/129), "...O kerîm arşın Rabbi..." (Mü'minûn, 23/116) denilmiştir.
"Rabbiniz O Allah'tır ki gökleri ve yeri altı günde (evrede) yarattı, sonra arş üzerine istiva etti..." (A'râf, 7/54), "O Allah ki, gökleri görebileceğiniz bir direk olmaksızın yükseltti, sonra arş üzerine istiva etti..." (Ra'd, 13/2), "Rahman arşı istiva etmiştir." (Tâ-hâ, 20/5), "Melekleri görürsün ki onlar arşın etrafını çevirmiş olarak Rablerini övgü ile anarlar..." (Zümer, 39/75), "Arş'ı taşıyanlar ve onun çevresinde bulunanlar, Rablerini överek tesbih ederler..." (Mü'min, 40/7), "Melekler de O'nun (göğün) kenarlarındadır. O gün Rabbinin arşını bunların da üstünde sekiz melek taşımaktadır." (Hâkka, 69/17). "O Allah ki gökleri ve yeri altı günde (evrede) yarattı. (Bunları yaratırken) Arş'ı su üzerinde idi..." (Hûd, 11/7).
Âyetlerde, gökler yaratılırken arş'ın su üzerinde durduğu, gökleri ve yeri yarattıktan sonra Allah'ın arş üzerine istiva ettiği, arşı meleklerin taşıdığı, kıyamet kopunca da 8 meleğin taşıyacağı, arşın etrafını kuşatan meleklerin bulunduğu, bu arşın büyük ve şerefli olduğu, arşın sahibi ve Rabb'inin de Allah olduğu bildirilmektedir. "Arş" ve "arşı Allah'ın istivası" nedir? Kur'ân'da bu konuda bir açıklık yoktur.
Aslında tavanlı şeye arş denir. Bir eve nispetle tavanı, tavanına nispetle üstündeki çatısı, kubbesi, tepesindeki köşkü arştır. Arş kavramı yücelik ve yükseklik ifade eder. Padişahların oturduğu yere, yüksekliğine itibarla arş ismi verilmiştir. Bununla şerefi, gücü ve mülkü murad edilmiştir. Allah'ın arşının hakikatini insan bilemez.
Kişinin mülkü kıvamında, işi yolunda ve emri muntazam olduğu zaman "isteva alâ arşihi" ve "istekarra alâ serîri mülkihi" denir.
"İstivâ" sözlükte müsâvi olmak, karar kılmak, kararını bulmak, yükselmek, yüksek olmak, üstün olmak, istila etmek anlamlarına gelir. "Arş", bütün âlemi kuşatan, mahiyetini insan aklının kavrayamadığı, altında gökler, cennet, sidre ve kürsü bulunan bir varlıktır.
Allah'ın arşa istivâsını selef âlimleri yorumlamadan kabul edip îmân etmişlerdir. İmam Mâlik, "İstivâ malum, keyfiyeti gayr-i ma'kul, buna îman vacîp ve bundan sual etmek bid'attir" demiştir. Hanefî bilginler, "Arş üzerine istivâ, Allah'ın bila keyf bir sıfatıdır" demişlerdir.
Allah'ın arşa istivasını yorumlayanlar bununla, Allah'ın yaratıkları hükmü altına almasının, onları muntazaman yönetmesinin, istila etmesinin, zaman ve makamdan münezzeh ve yüce olmasının kastedildiğini söylemişlerdir. (İ.K.)
alıntı
"Arş" kelimesi Kur'ân'da 26 âyette geçmiştir. Bunlardan biri (Yûsuf, 12/100) Yusuf Peygamberin, dördü (Neml, 27/23, 38, 41, 43) Sebe Melikesi Belkıs'ın tahtı, diğerleri Allah'ın arşı ile ilgilidir.
Yüce Allah için; "...arşın sahibi..." (İsrâ, 17/42), "?Şerefli arşın sahibi?" (Bürûc, 85/15), "?arşın Rabbi?" (Enbiyâ, 21/22) "?O, büyük arşın Rabbi?" (Tevbe, 9/129), "...O kerîm arşın Rabbi..." (Mü'minûn, 23/116) denilmiştir.
"Rabbiniz O Allah'tır ki gökleri ve yeri altı günde (evrede) yarattı, sonra arş üzerine istiva etti..." (A'râf, 7/54), "O Allah ki, gökleri görebileceğiniz bir direk olmaksızın yükseltti, sonra arş üzerine istiva etti..." (Ra'd, 13/2), "Rahman arşı istiva etmiştir." (Tâ-hâ, 20/5), "Melekleri görürsün ki onlar arşın etrafını çevirmiş olarak Rablerini övgü ile anarlar..." (Zümer, 39/75), "Arş'ı taşıyanlar ve onun çevresinde bulunanlar, Rablerini överek tesbih ederler..." (Mü'min, 40/7), "Melekler de O'nun (göğün) kenarlarındadır. O gün Rabbinin arşını bunların da üstünde sekiz melek taşımaktadır." (Hâkka, 69/17). "O Allah ki gökleri ve yeri altı günde (evrede) yarattı. (Bunları yaratırken) Arş'ı su üzerinde idi..." (Hûd, 11/7).
Âyetlerde, gökler yaratılırken arş'ın su üzerinde durduğu, gökleri ve yeri yarattıktan sonra Allah'ın arş üzerine istiva ettiği, arşı meleklerin taşıdığı, kıyamet kopunca da 8 meleğin taşıyacağı, arşın etrafını kuşatan meleklerin bulunduğu, bu arşın büyük ve şerefli olduğu, arşın sahibi ve Rabb'inin de Allah olduğu bildirilmektedir. "Arş" ve "arşı Allah'ın istivası" nedir? Kur'ân'da bu konuda bir açıklık yoktur.
Aslında tavanlı şeye arş denir. Bir eve nispetle tavanı, tavanına nispetle üstündeki çatısı, kubbesi, tepesindeki köşkü arştır. Arş kavramı yücelik ve yükseklik ifade eder. Padişahların oturduğu yere, yüksekliğine itibarla arş ismi verilmiştir. Bununla şerefi, gücü ve mülkü murad edilmiştir. Allah'ın arşının hakikatini insan bilemez.
Kişinin mülkü kıvamında, işi yolunda ve emri muntazam olduğu zaman "isteva alâ arşihi" ve "istekarra alâ serîri mülkihi" denir.
"İstivâ" sözlükte müsâvi olmak, karar kılmak, kararını bulmak, yükselmek, yüksek olmak, üstün olmak, istila etmek anlamlarına gelir. "Arş", bütün âlemi kuşatan, mahiyetini insan aklının kavrayamadığı, altında gökler, cennet, sidre ve kürsü bulunan bir varlıktır.
Allah'ın arşa istivâsını selef âlimleri yorumlamadan kabul edip îmân etmişlerdir. İmam Mâlik, "İstivâ malum, keyfiyeti gayr-i ma'kul, buna îman vacîp ve bundan sual etmek bid'attir" demiştir. Hanefî bilginler, "Arş üzerine istivâ, Allah'ın bila keyf bir sıfatıdır" demişlerdir.
Allah'ın arşa istivasını yorumlayanlar bununla, Allah'ın yaratıkları hükmü altına almasının, onları muntazaman yönetmesinin, istila etmesinin, zaman ve makamdan münezzeh ve yüce olmasının kastedildiğini söylemişlerdir. (İ.K.)
alıntı