Join us now to get access to all our features. Once registered and logged in, you will be able to create topics, post replies to existing threads, give reputation to your fellow members, get your own private messenger, and so, so much more. It's also quick and totally free, so what are you waiting for?
Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz.. Tarayıcınızı güncellemeli veya alternatif bir tarayıcı kullanmalısınız.
Henüz yitirmemiştik masumiyeti..
Kederli bir çift hikayemiz
Ve buruk da olsa
Gözlerimiz vardı gülmeye yeminli...
Toydu daha yüreğimiz
Aşk dendi mi hayat diyorduk
Aniden bir şarkıya eşlik eder gibi..
Oysa
Ne çok yanmıştı canımız eskilerde..
İkimizin de
Sarhoş gezmişliği gizli şimdi bu sokaklarda.
Vedalardan sonra büyümüşüz neye yarar?
Biz, yalnız kalacak kadar çocuktuk
Bütün başlangıçlarda...
Ne zaman terim düşse tenine
Sen mutsuz geçmişini unuturdun
Ben yüreğimin rafında gizlerdim ütopyamı...
Eylül'de gelir... Eylül'de giderdin...
Ve tek bir gülüşün yeterdi dağıtmaya dünyamı...
Bir ufağı geçti mi Süleyman Dost
Üflerdi Ney' ini TEVFİK gibi
Hocası olan Şair Eşref' ten fıkralar anlatılırdı
Hatırlarsın,
Bütünlemeye kalmıştık cümleten
Ama o saatlerde bizim evde kimse uyumazdı...
İçince karnım acıkırdı benim.
Kadın yüreği işte!
O saatlerde telefon açıp
Hal-hatır sorardı anam..
Ve sen,
Güç bela öğrenmiştin nihayet
Soframıza ne çok yakışırdı
Napolten soslu makarnan...
.......
Artık eskidi o yıllar
Kala kala bu şiir kaldı o günlerden...
Şimdi ekmek derdinde
O evde yaşayan insanlar
Büyüdük ve hepimiz geçtik bütünlemelerden...
Ama hala hatırlıyorum seni
Ürküten herhangi bir aşktan kaçışımda...
Ve kulağımda çınlıyor sesin
Çayıma karanfil atmayı her unutuşumda...
Hasret varken gönülde,
Hiç bitmeyecekmiş gibi gelir yol.....
Ama biter...
Bitmeyen ve
Her zaman artan ise,
Şehirler arası özlemler...
Sigara molasını bekliyorum sabırsızlıkla
On dakikalığına dağıtıyorum kasveti.
Tam geçip gitti derken hüzün,
Tekrar siniyor cam kenarına...
Sonra kestiriyorum biraz,
Koruyorum kendimi hüzünlerden...
Tanıdık bir güneş vuruyor yüzüme,
Öyle uyanıyorum....
Dönmüş oluyorum şehrime.
Kalabalık bir otogar.......
Yüzlerce insan arasında,
Gözlerim seni arıyor...
El sallıyorsun her zamanki tebessümle
İniyorum otobüsten.
Sarılıyoruz...
Ve şiir bitiyor...
Ama bitmiyor yol?
Sarılsamda sana çılgınlar gibi,
Bu deli hasretim dinmek bilmiyor...
Ben seni bekliyordum
Oysa gelen selamındı yalnızca.....
Ne kadar kötü,
Bir dostun sesinden seni dinlemek
Ve dinlerken, boğulmak defalarca....
Oysa nefesim kadar yakınsın.
Geçiyorum yürüdüğün yollardan.
Çayını yudumladığın masalara
Senden sonra ben oturuyorum....
Ruj izin duruyor izmaritlerde
Onlar senin dudakların,
Biliyorum...
Ölümün dahi iyisi olur.....
Peki ya ayrılık?
O amansız kopuş,
Ve zamansız sallanan bir el,
Sonra ardı ardına can vermek geceleri...
Daha beter değil mi tüm ölümlerden
Şimdi ben
Seni içinde taşıyan ama
Durmadan kendisinden uzaklara götüren vesait gibiyim
Ya da
Tavan arasına zorla sıkıştırılmış
Kuşanılmayı bekleyen bir can yeleğiyim
Ve bilir misin?
İşe geç kalmamak için
Çıkışa yakın oturduğun bölümlerde
Seni her sabah izler dururum..
Hissetmek için teninin sıcaklığını
İlla su alıp batması mı gerekiyor
Adını taşıyan vapurun?
Gülleri sen al...
Razıyım ben dikenlere.
Sabahlar senin olsun,
Varsın akşamlar yağsın üstüme.....
Çıkarsızdır sevgi...
Her şartta dimdik ayaktadır.
Hak etmeyen, gidenlerdir...
Geride kalıp üzülenler ise
Günü geldiğinde bahtiyardır.....
Bizimkisi buna benziyor biraz.
Yani sen gidiyorsun,
Ben kalıyorum...
Yollarına dualar ektim, açık olsun!
Kayıtısız- şartısızdır sevgim...
Canın sağolsun ey giden!
Seni hala seviyorum.....
Dur gitme...
Daha ben seni seveceğim.
Aldırma kara kışa
Lodos alır götürür..
Şunun şurasında ne kaldı ki bahara?
Biraz bekle...
Nisan yağmurlarına gelsin sıra.
Islanalım..
Aşk yalan olsa ne çıkar?
Boşver be!
Gel seninle inanalım.....
Uzun uzun bakma bana,
Cennete alışık değilim....
Yeşil gözlerini dikme gözüme!
Pencereden dışarıyı seyret ki,
Karlar erisin, bahar gelsin memlekete.....
Hiçbir şey kalmadı söyleyecek
Beni unut..
Yazdığım şiirleri sil hafızandan
Bir umuttur diye,
Bazı geceler dizeler dizmişim...
Varlığına aldırmadan!
Hoşça kal....
Yokluğun gerçekten çok güzeldi.....
Dedim ya! umuttu bana o
Ama gel gör,
Varlığına kurban gitti...
Kendi kendini öldürdün....
Tanığı oldum bu cinayetin.
Sen hem mağdur, hem zanlısın..
Bense,
Düşünülen gereğe kafiyeler arayan anlatıcıyım...
Unutma ey katil ve ağla kendine,
Ağacı kesen baltanın sapı da ağaçtandır...
Eleği asılmış bu öykünün
Unu elenmiş..
Vuslata bilenmiş hasretim
Naçar gülüşümde
Demlenmiş..
Yar bellemiş hüznü gözlerim
Eylül gelmiş de
Tozutmuş
Cinnete gebe kalmış kalemim..
İnmiş yağmurlarım sokağıma
Saman kağıtlara sinmiş toprağın kokusu!
Tenin de böyle kokardı bir vakit
Ve içime işlerdi her sonbahar
Yüzüne yüz sürememe korkusu..
....
Ya şimdi?
Korkuları özler oldum işte...
Burada olsan da,
Ben yine kaygılara salsam kendimi
Çok...
Daha çok sevgiliydin o telaşlar içinde
Beni böyle tasasız.. beni böyle yarsız
Kafiyeler içinde soluksuz
Bırakmayacaktın sevgili....
gözlerin hep o uğursuz mevsimde girdi
penceremden içeri...
önce duvarlarda sonra yastığımda
ve nihayet evimin her köşesinde fark ettim seni.....
sokaklara düstüğümde
yanımdan geçen sendin......
sendin caddelerde yürüyen
konusurken insanlarla ordan burdan
gülümsediğim yüzlerde beliren yine sendin........
o kadar çok gördüm ki seni başka suretlerde
kaçarsın diye korkundan
adam akıllı bir -merhaba- diyemedim......
yokluğun beni hiç rahat bırakmadı
ben ne zaman sevsem
ya da sevmeye kalksam birini
araya girerdi gölgen
azılı bir katil gibi......
kim öpse beni
ya da kim benimle sabahı bulmaya kalksa
o terli gecenin sonunda
hep yüzümde görüyorlardı gözlerini..
geceyi paylaştığım her hangi birinin
yüzüme bakıp:
-seni geçmişinden kıskanıyorum- deyip
bana sırtını dönmesi bu yüzdendi belki...?
seninle aşkı yasarken aklıma gelen
o septik düsünceler
senden sonrasında hiç rahatsız etmedi beni......
her hangi bir şüphe duyduğumda
ya da beynime -acaba- diye bir soru düştüğünde
hiç oralı olmadım.....
yani işkillendiğimde sevdiğime karşı
kendimi hiç yormadım...
gittim ilk önce ben aldattım!
artık yorulmuştum
guvensizliğe karşı soruların cevabını aramaktan......
bu günahım senin omzuna kaydedildi esmer'im!
çünkü sen bana
insanlara güvenmemeyi öğretmiştin...
........
senden sonra yasadığım ilk sevdada
bayağı zorlandım
yani zaman aldı başka dudaklara alışmak
ya da
başka bedenlerde yeniden doğmaya çalışmak......
güzelliğinle donattığım albümü kıskandılar
evet kıskandılar geceleyin
yüzüme yansıyan gülüşünü.......
seni onlara anlatamadım
sustum sadece..
cüzdanımda dün gece resmini buldular........
........
ben.....
yani ben terlemek istemezdim
başka bedenlerin içinde
ah sevdiğim
beni
benim bile hosuma gıtmeyen gecelere sürükledin
oysa sadece seninle bulmak isterdim şafağı
seninle uyanmak isterdim
en güzel sabahlara!
olmadı esmer'im.....
şimdi başkaları günaydın diyor bize her sabah.....
......
tahmin edemeyeceğin kadar yorgunum
sevmeler ve sevilmeler
bana göre değil artık......
işte şimdi hayata daha çok yakışıyor bu suskunluğum
ve sana hiç benzemese de
ben sadece cocukluğundaki yüzüne vurgunum....
Çekilmez olurum bu vakitler...
Bağışla şu ölgün halimi
Ve
Sakil sessizliğimi..
Az uyurum mesela
Kahvaltıya kalkmam
Eve geç gelirim akşamları
Ben yalnız onu severim hazan geldi mi..
Unuturum
Sol yanıma uzanmış
Bir gerçeğe sarılmayı..
Gözleri kapatıp
Düşlerde dokunurum gamzeli bir yüze..
Bu mevsimde sevme beni!
Yoksa an gelir
Yabancı düşerim gözlerine..
Yastır bu..
Kastı vardır
Kanatmaya sarışın eylülü...
Ve renginde bekleyiş biriktirir
Uykulu gözlerle içine daldığım
Bahçemde solan güz gülü...
İşimi aksatırım böyle havalarda
Otobüsler çoktan kaçmıştır..
Gideceğim hiçbir yere yetişemem
Uyansam da herkesten önce...
Sen de görüyorsun miskinliğimi!
Bağışla....
Sevilmez
Ve çekilmez bir adamım hazan gelince...
beni;
acıtmaya başlatan yalnızlıktan alan,
ınsanın ıkıncı kez de
sevebileceğini ispatlayan...
ağzımdan kadehi alıp
yerıne dudaklarını koyan yeşil gozlu sevdiğim
nıye gelmıyorsun?
guneş doğmadan çık gel bır sabah
hava serınken,
yağmurlar yaparken gır odama
sırılsıklam gel!
sonbahar yalnız hiç gıtmıyor
çekilmiyor bu şehir
sigaram sensız tutmuyor
çık gel işte bır sabah!
kızıl saçlım..nerdesın sen?
hadı çık yola
şimdi gelmenın tam vaktıdır...
ozlemedın mı benı?
ellerimi aramadı mı ellerin?
ya gozlerın?
dalmadı mı gurbete geceleri
hala ne bekler durursun sılada?
canım senı çektı
anlamıyor musun...
dudaklarından opmeyı ozledım
ellerinden tutup göğsune başım koymayı
sana şiirler okumayı
ınce belıne sarılıp dans etmeyı
ve gelmenı bekledım senın
ya sen hiç mi ozlemdın benı?
ruyama gırdın dun gece
bır şey anlatmaya çalıştın konuşmadan
kısa surdu ama anladım ben
uyanma der gıbıydın
gozlerımı açınca uzuleceğimi soyledın
bu sabah da haklı çıktın sen
uyandım ve ağladım...
yıne gelmemiştin...
Yüklü bir geçmiş kalacak bizden geriye
Duraklar..
Sinemalar...
Çay bahçeleri...
Hepsi birer anı olarak yer decek yüreklerde.
Uykuları bölüp sabahları geciktiren,
Tarifi olmayan,
Anlamsız bir boşluğa düşeceğiz...
Sonra birileri gelip çıkaracak bizi o yerden
Aklımıza gelecek bu ayrılık öncesi zamanlar
Ama buna aldırmadan yeni insanlar seveceğiz...
Sen yine de,
Gecelerin hüznüne koyma kendini...
Bak gündüzler uzamaya başladı,
Azalır derdin her gün bir dakika!
Bahara kalmaz unutursun beni...
Dilsiz bir veda seçtiğim için,
Gücenme.....
Kapını açık tut sen.
Aşk elbet tekrar girecektir,
Benim çıktığım eşikten...
Sabah olduğunda,
Bu şehrin nüfusundan beni çıkar...
Son kez okuduktan sonra,
Çöp tenekesinde bir yer ayarla bu şiire...
Bağışla... uyandırmak istemedim,
Birkaç günde içinde dönmezsen
Yeni bir hayat kur kendine...
Yaşıyorsun uzağımda,
Yoksun işte..
Belki mutlusun,
Belki de istediğin gibi gitmiyor hayat?
Öyle ya da böyle,
Mutluluğuna duacıyım...
Beni unut, en mutlu uykulara yat...
Sen yine de,
İndirme yüzünden tebessümü...
Yakışıyor..
Var mı, seni görmeden duracak bir ayna?
Yok!
O halde kendini kıskanmak istemiyorsan,
Bakma bana!
Çıkarsız bir eskici olduğumu,
Sana daha önce söylemiştim?
Kahkahaların tükendiğinde bana haber ver,
Sana yeni gülüşler getireyim...
gidisin ürkütmüyor beni
dayanikliyim acilara
alt tarafi sessiz bir kaç gece
biraz da sensiz..
sabah olur günes dogar pencereme
bir an önce git....
seni benden çalacak hayati
daha fazla bekletme...
gün olur dönersen bu semte
ya o yagmura asik mahalledeyim
ya da gittigin yerde...
seni sevmek güzeldi
meydan okumak tüm haksizliklara...
seni sadece sende aramak....
ve herseye baskaldirip isyan etmek
tüm kurallara inat.
sen bilmezsin ne kadar anlamliydi
koynunda uyudugum gecelerde kaybolmak.....
uyuyorsun simdi
bes saat kaldi bu sehirden gitmene
bavulunda saklanmis onlarca ani var
hic bireyere sigmayacak......
istedigin kadar diren
ne kadar hukmedersen hukmet gozkapaklarina
bu sabah günes biraz gec dogacak...
sevdigim güle güle
bu sefer el sallamak yok
biliyorsun vedalar düsmanimdir..
olur da dönersen
o yagmura tutkun mahalleye...
sakin unutma
çigneyip gectigin kaldirimlarda
seni bir bekleyen vardir......
Sevgilim;
Ben çocukken de böyleydim,
Geceye ertelerdim her şeyi...
Gündüzleri pek yemezdim,
Ders çalışmazdım...
Saklardım göz yaşlarımı yastığıma
Pek sokağa çıkmazdım,
Güneşin batmasını beklerdim,
Başlaması için mahalle kavgasının...
Akşamları oynardım saklambacı
Marifetti o zamanlar çalılara saklanıp,
Bir kızın yanağını öpmek....
Büyüyünce de böyle oldu,
Gündüz gözüyle sevişmeyi beceremedim hiç.....
Sevgilim;
Sen gittiğinden beri
Çocukluğumdaki gibiyim
Yine geceye bırakıyorum her şeyi
Uykular hariç...
Bir sağanagın altında
Ellimde şarap sişesiyle ıslanacağım aklıma gelmezdi
Misketlerimi sayarken...
Cocuklugumu getırın bana!
Sıkıldım büyümekten...
Sadece
Bısıkletımın tekeri patladıgında yıkılırdı dunyam...
Ve ilk askımla,
Vaktinden once bozarken orucu,
Tum sevaplara bedeldi o haram...
Sonra birden avcumdan akıverdi zaman!
Büyüdüm..
Ve büyüdükçe gördüm ki;
Yalanmıs o şairlerin anlattığı asklar...
Ama yine de güzeldi
İmkansız yüzlerde dirilen yalanlar...
Kendime şaşıyorum...
Ben ne zaman buyudum de
Sevda siirleri yazar oldum?
Farkında olmadan ne çok sevmişim meğer..
Sarhoşluğum, aykırılığım dün gibi hatrımda...
Peki nerde simdi o sevgililer?
Cocukluğumu getirin bana...
Ayrılık siirleri yazmak istemiyorum artık!
Misketlerimi nerde unuttum kim bilir...
Ve saklambaç oynarken öptüğüm sevgilim;
Nereye saklandın?
O gün bügündür ebeyim...
Seni yitirdiğim günden beri,
Sobeliyor beni bütün yalanlar...
Oysa,
Daha dün yama yapıyordum bisikletimin tekerine
Ben ne zaman sevdim ki bu kadar?
Böyle gider-ayak,
Daha da güzelleşme ne olur..
Zor olur sonra
Attığın adımların altından kalkamam!
zaten beceremem gideni izlemesini
Sırf beklemeyi bilirim usanmadan...
Böyle gider-ayak,
Dikme yeşil gözlerini gözüme
Kamaşıyor ayrılık
Ve bir yumru yerleşiyor içime...
Hatırlarsın belki..
En çok,
Yağmurlarda ıslanırken güzelsin demiştim
Aklıma gelmezdi o zamanlar
Bir ayrılık anında seni izleyeceğim...
İnternet sitemizden en verimli şekilde faydalanabilmeniz ve kullanıcı deneyiminizi geliştirebilmek için Cookie kullanıyoruz. Bu siteyi kullanmaya devam ederek çerez kullanımını kabul ettiğinizi varsayacağız