Join us now to get access to all our features. Once registered and logged in, you will be able to create topics, post replies to existing threads, give reputation to your fellow members, get your own private messenger, and so, so much more. It's also quick and totally free, so what are you waiting for?
Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz.. Tarayıcınızı güncellemeli veya alternatif bir tarayıcı kullanmalısınız.
Sen nesin be güzelim Kuş musun,kurt musun Uç desek uçar mısın Gökyüzü tutar mı seni Yoksa bulutlarda mı doğmuşsun
Yağmurun en delisi Denizin de mavisi Ateşin tenimize sığmaz Yarı yolda durmak da bize yakışmaz
Biliyoruz,biliyoruz Lüzumundan fazla güzelsin ama Kaf dağında yürür gibisin be güzelim Yağ desek üstümüze yağar mısın Yoksa yağmur musun kar mısın?
Sen nesin be güzelim Gözlerin yakamoz parıltısı Saçlarının rengiyse Mümkün değil anlaşılması Gündüzün sarısı Gecenin karası Hangi cezamızın kılıcı Hangi suçun ilacısın Anladık,anladık uzun etme Billahi başımızda kalıcı Üstelik de can alıcısın Doğ desek üstümüze doğar mısın Yoksa güneş misin ay mısın?
Sen nesin be güzelim Mutluluk neyin olur senin Nereden girdin dünyamıza Bu kadar derin Kahkahaların sınır tanımaz Bir güldün mü bir gören tövbe unutmaz
Şeytanın akrabası Başımızın belası Aklımızı aldı o aydınlık yüzün Gene kilitlendi işte gönlümüze Yoğun bir hüzün Bak gördün mü Buza kesti yüreğin Söyle be güzelim Nedir ölüm dediğin Öl desek bizimle ölür müsün Yoksa bahar mısın gül müsün
Bir tay gibi kaçmak istersin buruk anından..
Bir tırtıl hızında kalırsın bükülerek uzayarak..
Senin olmayacağını bildiğin bir eli bırakmak istersin..
Kolun uzar, bırakamazsın...
Bir yığın anı prangadır ayağına
Bir çift göz yüreğinde ağırlık...
Sıcaklığını hatırlarsın, üşürsün...
Bir bardak su marmara olur gözünde, içemezsin...
Çay kokusu boğazda bir bahçe olur her sabah..
Sıcaklığı az önceki kadar tazedir göğsünde...
Düşmanların en şerefsizi hatıralardır artık...
Ulan dersin ne ağrıymış ayrılık ağrısı
Diş ağrısı bebek masumluğundadır yanında...
off demek gelir içinden offff...
püskürtmek istersin ciğerlerindeki O'nu...
Ama her nefes alışında daha çok dolar içine...
Ne giydi bu gün acaba dersin...
Omuzu görünüyormu yine?
o acıda bile için ürperir..
hınzır hınzır gülersin...
Yok dersin, yok...
Bu sefer gideceğim...
Ama O'nsuzluk korkutur,
Titrersin...
Sonra..
O koca gözler düşer aklına
Vurursun omzuna kendini...
Tıpış tıpış dönersin...
Geçen zamanım gitmiyor gözlerimden... içimde derin bir fırtına kopuyor, yaz akşamında..... kalbimde dinmeyen bir acı ile, alıp başımı gitmek istiyorum uzaklara.... terk ediyorum bu gece bu şehri.... yüreğimde sökemediğim sevdiğim olacak.
hayatımı yaşayacağım belki de acı çekerek, çünkü sevdiğimden ayrıldım, bir yaz akşamında... gözyaşlarım geçtiğim yollara akıp, iz bırakacak.... bir gün gelipte beni bulursun diye. bundan sonra hayatımı yaşayacağım, kendimce senden uzakta....
acıyı çeksemde yaşayacağım... saçlarıma aklar düşecek belki de, seni düşünmekten.... sana bakan gözlerim kör olacak, senin için ağlamaktan... yine'de acı çekerek yaşayacağım hayatımı....
ben yinede seni özleyeceğim. Ben seni özlesem de sen hissetmeyeceksin, seni özlediğimi. Bir tek ben hissedeceğim.... sonra uzun bir süre düşüneceğim. sahil rıhtımına yaklaşan vapurda beni beklediğini düşleyeceğim, ama sen olmayacaksın...
ben yinede düşleyeceğim seni orada.. sonra bir kadeh çekeceğim, bu gecenin hatırına. o rakı kadehinde seni bulacağım, içime çekeceğim seni... hayallerimde yaşatacağım... o diğer yarımı düşleyeceğim masamda....
şimdi başka bir solukla uyur gece bütün saatler kırık ışıklar körse kemanlarda param parça bir hicaz
bambaşka bir gerçek bu yaşadığım senden önceki gerçekten bütün kapıları çaldım bu kentte yoktun sen!
hayalet gecelerin karanlığında bir ay kaldı bir de ben örttü yıldızları ayrılık sisi kanadı kırıldı gülüşün ıssızlığa terkedilmiş kayıklar gibi çaresiz kalmışım senin dışında kalan yarısının peşinde kavrulmak benimkisi en güzel yerinden yırtılan düşün...
sen benim yağmurlarımı alıp gittin bu beton ormanında öksüzüm sonsuza dek ne bulutlar silebilir yüzümdeki kederi ne yere-ne göğe hasretim sığar her gün biraz daha parçalanırım geceler içime karanlık yığar iklimsiz kaldım işte kimliksiz kaldım gelmezsen içimde bu yangın sönmeyecek kurur her solukta birazcık daha kendi yağmurunu yitiren yürek ...
o zaman yok say beni. hiç olmayanlara, hiç gelmeyenlere, hiç sevmeyenlere. ................ unutana yazma adımı, unutulana yaz.... ki ben seni.... hani Nazım der ya 'yere saplı bıçakların ışıltısında' ben seni yüreğime saplı bıçakların ışıltısında. bıçaklar ki bursa işi, bıçaklar ki söğüt yaprağı. ha bire dem vurur kanamalardan. ben seni en amansız....
hani adresimizi yitirmiştik zaman içinde, hani iklimimizi, coğrafyamızı. yıllar sonra bulup bir birimizi ben seni en utangaç ben seni en masum ........................ bir çocuk bulmuştum uzak zaman içinden, yanaklarında güneş çatlağı ve sarıya çalan saçları. bir zeytin ağacının dibinde acı ninniler çalınan mayasına. gözleri dalgın, hiç gelmeyecekleri bekleyen. bir çocuk incir sütlerinde hasretini yineleyen. bir çocuk bulmuştun, tüm hayattan vazgeçti sini kuşanmış, ellerinde bir tutam ayaz,ellerinde kar karası, yüreğinde barikat, gözleri intihar bakan. bir çocuk kaybolmuş, bir göç telaşesinde unutmuş kendisini. bir çocuk bulmuştuk ikimiz. bir ceylan, bir serçe, bir ürkek.... sevgi koymuştuk adını.
bir çınar yaprağıydık ikimiz. sen bir yarısı, ben bir. bir çınar yaprağı rengimiz ilkbahara çalmıştı hani. kışları erken açtı ve yana yana sarıya bir çınar yaprağı. döne döne unutulana yaz beni. rüzgarlarda, rüzgarlarında çekip gittiğinin. Unutulana.... bir bıçağın ucuyla.
kalın çizgili notlar düşemediysen benden yana satır aralarına hayatının,ne desem ki? ne desem çare değil bilirim. ne etsem çare .... hayasızlıklarımı unuttum, bağırıp çağıran yanımı, çocuk yanımı, şımarık yanımı sende bıraktım. büyüdüm, adam oldum. 'zaten büyüktün, zaten adamdın' dersin sen şimdi. olsun, yinede daha bir büyük, daha bir adam.
artık bilirim yola çıktıların sona gittiğini. artık bilirim döngellerin ayaküstü merhabalar gibi soğuk ve kısa olduğunu. artık bilirim kopunca tutmadığını.... büyüdüm dedim ya. artık göz yaşlarımı ar bilirim, utanırım kendimden. artık bir İsa gibi.... sağ yanıma tokat atarsın, sol yanımı dönerim. olmadı çarmıhına ger beni!! ve unutulana çak yüreğimden. Küsmem. ben artık bir yunus, bir emre, bir evliya, bir derviş. artık rahat değilsen, artık 'aman' lar la anıyorsa dilin beni, ve ekşitiyorsam yüzünü......
UNUTULANA YAZ ADIMI, UNUTANA DEĞİL BELKİ BİR GÜN YİNE BİR ÇOCUK KALABALIĞIYLA DÖNER GELİRİZ
Aralara nefes aldığım
Satırları düşer
Kalem ucundaki mürekkebin
Bir damlası.
Dokunulası sevgiye döner
Bir an,
Yüreğin içinde var olan
Aşk…
Gözyaşı,
Bir damla akar kağıda.
Mürekkebin mavisi
Dağılır, iç acır
Üşür aşk…
Sanki deniz olmuş sayfa,
Yürekte derin bir fırtına.
Gece sessiz.
Tek tek atıştırmaya başlayan
Yağmur damlaları,
Toprağa mis,
Yüreğe hüzün.
Üşür aşk, usulca…
Ve düşler yaratırım.
Karanlığın süzülen,
Işık oyunlarına.
Sen olan yüreğime,
Sarılırım.
Üşür aşk,
Üşür…
Yüreğimdeki yüreğin ise
Daima sımsıcak
Benimle kalır...
Ilık bir rüzgar la geldi bizim askımız , Müzik sesleriyle dalı verdik uzaklara Mutluluk masalları kurduk , coştuk Eğlendik doyasıya , adeta masal gibiydi
Her dakika her saniye , Birbirimizi düşünüyorduk Korku sarıyordu benliğimizi ayrılma korkusu Doyamadan ayrılmaktan korkuyorduk Uyandığımızda her şeyin bir masal olmasından korkuyorduk
Korkmak çözüm değil , biliyorduk Ama öyle kaptırmıştık ki kendimizi Dur durak bilmiyorduk ,seviyorduk birbirimizi Karamsarlığa düşüyorduk durmadan
Yeni filizlenen aşkımızın Coşkusu sevinci vardı içimizde Birbirimiz için ölmek , hayır yaşamak Sahte dünyanın gıcıklığına yaşamak istiyorduk..
Aşık olmak günahsa , günahkarız Diyor ve hep bu görüşü savunuyorduk Öğrenmiştik karamsarlığa kapılmamayı Düşünmüyorduk ayrılık gibi kötü şeyleri
Hayatı akışına göre yaşıyorduk Sevgimizin götürdüğü yere , bilmeksizin gidiyorduk Mutluyduk sonuçta hep birlikteydik Ama içimizde bir korkuyla ya biterse korkusuyla yaşamak zorundaydık...
Sen... Dağlarca, denizlerce uzaktaki sevgili, Bilir misin? Ben de özlerim seni. Sesini duymamış, Yüzünü görmemiş olsam da, Bir kere tenine dokunmasam da, Özlerim, merak ederim seni... Meselâ gözlerini merak ederim, İri mi? Siyah mı? Elâ mı? diye. Saçlarını merak ederim, Uzun mu? Siyah mı? Kızıl mı? Diye. Bilemiyorum ki... Ben, seni bilmez, Sen, beni bilmezken, Yüreğimdeki bu ateş niye?
Boş bakan gözler anlamaz beni, işitmeyen kulaklar duyamaz çığlıklarımı. Öylesine yürüyor zanneder, uzaktan görenler. Belki de hayat dolu derler Oysa, fırtınalar kopmaktadır özümde. Dev dalgalar vurur da vurur ruhumun kayalıklarına. Aşındırır benimi sert sular. Döne döne yükselir çılgın hortumlar. Öteden bakan herkes gibiyim sanar. Oysa, ne çoktur herkes olmayı özlediğim zamanlar.
Bazen kalbim patlarcasına çarpar. Bazen beynim delice zonklar. Ne aklım erer çevremde olup bitene Ne de anlamadan geçebilirim, bir adım öteye. Kala kalırım olduğum yere. Kala kalırım, rapt olurum, zapt olurum, Dururum. Gitmek isterim, yollarım tükenir. Nefesim kesilir, tıkanırım, boğulurum, Beklerim bir el beni alıp çeksin yutulduğum bu girdaptan. Taşısın ötelere diye beklerim. Bir kurtarıcı beklerim aslında Güneş ülkesinden gelecek olan Ve ışık süvarisi diye anılan Kuyuya düşmekte olan Yusufun beklediği gibi.. Ateşe atılan Halil İbrahimin düşledigi gibi.. O ışık elin elime degmesini beklerim Haddimi aşar beklerim Yüregime hayat bahş solugunu doldurmasıni Düşlerim Kurtuluşumu Beratimi Arınışımı Zavallılıgımı bitirişini beklerim Beklerim geceler zifir. Beklerim yüregim esir
Yarım bıraktın, yarsız bıraktın beni Yalnız değil ıssız bıraktın beni Yarım bıraktın, yarsız bıraktın beni Yalnız değil ıssız bıraktın beni
Bugünüm senden geçti Zaman geçmeyecek artık Ellerim kesik, bedenim hissiz Bugünüm senden geçti Zaman geçmeyecek artık Ellerim kesik, bedenim hissiz Yarım kalmış bir cümleyim artık
Anılarım göçerken daha sıcak iklimlere, Ben bi kırlangıcın yarı yıkılmış yuvasına saklamıştım .. Bir zamanlar korkmuş yüreğimi…
Ve bi ağacın kovuğuna gizlemiştim alel-acele,
Bir mendile sarıp yarı mavi,yarı çocuk düşlerimi…
Geceydi …Uzakların yolları,
Dudağımdaki şarkıların sözleri yoktu...Yürek yüreği görmüyodu
El yordamı çöktüm bir duvar kenarına… İçimden parça parça koparıp kalbimi,işaretler bıraktım hiç kimselere…
Ve yan yana dizip yetim cümlelerimi bir gözyaşı şişesinin içine akıttım...
Bir tanesini bile düşürmeden yerlere…
İkiden eksilen oldum,bire sığmıyoken ben..Cümlelerimden ve sevgilerden vazgeçtim ...
Ruhumun alevini üfleyip,kendimi kendimin üzerine çekip uykulara yatırdım bedenimi…
Geceydi..Yürek yüreği görmüyodu… En karanlık kabuslarda bile açmadım gözlerimi dişlerimi sıktım.. Kan sızarken dudaklarımdan,bir kez olsun yakınmadım…
Sonra,kaç sonra geçti bilmiyorum,birer birer azaldı korkularım.. Birer birer açıldı örtüleri gözlerimin siyahının… Sonra gün ışığı sızdı önce inceden,Sonra mevsim değişti kendiliğinden…
Sonra iliklerim ısındı sanki, Ve elini yüzümde gezdirdi sıcacık bi düşün içinden bir çiçek.. Ve sanki uzanıp kirpiğimdeki nemden öptü bir melek …
Aralandı sıktığım avuçlarım,,bileklerimdeki nabız çözüldü yeniden… Uzaklara bi rüzgar esti yüreğimden“teşekkür ederim” dedi hiç kullanılmamış bir dille,çok güzel bir düşe…..
Mavi gecenin siyah çizgisinde saklı düşlerim,
kırık dökük bir aynanın yansıması gibi yüzümde, Hala bir bıçak kesiği gibi sözlerin Bir kurşun gibi vurdun. Bir nakış gibi işledin yüreğime Eksenlerini,boylamlarını çarptım acıların topladım yüreğimde, Senden isteyerek satın aldım sensizliği, Boş bir çerçeve bulup yerleştirdim içine Yalnızlığımın adını. Ortak aramadım, Paylaşmak istemedim yıllarca yalnızlığımı Silen de olmadı zaten ,aylardır camların buğusuna yazdığım bu yalnızlık resmi nisan yağmurları ,eşlik ettiğinde gözlerime, Yeniden defalarca çizdim seni camlara Akıp giden kalabalığın yüzünde gördüm gözlerini, Bütün kalabalıklar soğuktu senin gibi. Gülümsemeleri sahteydi, Teselli vermiyordu. Herkes bana yalnızlığımı hatırlatıyordu, Caddeler boyunca Alnımdaki en derin çizgilerde saklıydın, Gel de oku yalnızlığımı, ama sen anlayamazsın ki Yollarda buldun belki çiğnedin, Ağaçlara kazıdım hiç aldırmadın Beni hep yalnız bıraktın.. Ve artık anladım ki sana değil Sensiz yalnızlığıma aşık olmuşum… Suyun en berrak halinde yıkadım, Ateşin en kor alevinde tuttum yalnızlığımı.. Kederleri dost edindim, Ayrılıkları üstüme yorgan gibi çektim. Acıları tesbih gibi sabır ile dua ile çektim. Her birinde yalnızlığımın adını zikrettim. Bir masum sevdanın bedelini bedenimle ödedim Al işte diyetini… İşte kararmış ruhum, Çatlayan dudaklarım, Sevgiye aç gözlerim, Yalnızlık kokan bedenim… AL KOYNUNA SAR BENİ,SEV SEVEBİLİRSEN...
Terk edilmiş bir sokaktayım.. Bütün duvarlar bana dargın.. Dargın bana bütün yollar,Seni sevdiğim için.. Ardından ağladığım için...
Oysa.. Yıldızlı gecelerde gözlerini gölgeleyen bendim.. Şafağın ışıklarını birer birer ben söndürdüm.. Bulutları ben iteledim dağ başlarına.. Sevdalılarını sığ denizlerde boğan bendim... Nehirleri ben kuruttum.. Ve Ask'ı ben yaktım..Sen gitmeyesin diye!...
Bir labirentin sonundayım şimdi.. Ya yasayacam ya da öleceğim.. İkiside benim elimde.. Bütün sokaklar dilsiz,bütün sokaklar sağır.. Teker teker geçtim karanlık odalardan.. Yüreğim paramparça aştım engelleri.. Takıldım,düştüm,çok beter hırpalandım.. Ama inan bana Ay Parçam.. Sevdandan bir nefes,Tek bir nefes olsun usanmadım... Bütün sokakların gözü benim üzerimdeydi.. Aklımda sen varsın diye.. Beni en zayıf yerimden vurdular. Çok uzaklardaydın, nasıl bilecektin..
Geceydi... Karanlıktı... Sarhoştum... Beterdim...
Neye yarardı ki sensiz Ask? Bir kez daha gitmeyesin diye..Ask'ı ben yaktım!... İnce yağmurlu bir gecede,Kör bir bıçak gibi saplandın yüreğime.. Kan çıkmadı mı sanıyorsun gözlerimden.. Bir sırrımı daha öğrendi gökyüzü.. Ne ay anladı, ne güneş ıslak yüreğimi.. Kara dumanlar yolladım sana,Sarsın diye vefasız bedenini.. Soğuktu,karanlıktı, çiseliyordu.. Isıtmak için sensiz bedenimi..Ask'ı ben yaktım!
Sevapsız bir günahkarım şimdi.. İşte çırılçıplak karşındayım.. Dalgaları elinden alınmış bir gemi.. Yıldızları çalınmış bir gökyüzü.. Buzulları erimiş ılık bir kutup.. Ve karanlıkta çalınan bir ıslık gibiyim..
En mahrem sırrımı doluyorum boynuna.. Masum çocukların uçurtmalarını ben parçaladım.. Oyuncaklarını kıran bendim bebeklerin.. İçimdeki yangınlara sığdırıyorum Göz yaşlarımı.. Bir kıvılcım oldu ismin dudağımda..
Geceydi... Karanlıktı... Sarhoştum... Beterdim...
Deli gibi yollara düştüm,Belki ölürüm diye... Olmayınca..!!! Ask'ı yaktım... Bir baksana şu halime, ellerim kan ter içinde.. Bir diken yüzünden bütün gülleri birer birer ateşlere attım.. Gitti dediler senin için, Bilmiyordum... Ne senle oluyor, ne de sensiz.. Yokluğun cehennemin diğer adıymış.. Ben deli, ben divane,Nerden bilecektim?.. Ey ayın en güzel hali olan parçam.. Ben Aşk'ı Sen Gittin Diye Yaktım....!!!
İnternet sitemizden en verimli şekilde faydalanabilmeniz ve kullanıcı deneyiminizi geliştirebilmek için Cookie kullanıyoruz. Bu siteyi kullanmaya devam ederek çerez kullanımını kabul ettiğinizi varsayacağız