dünya 3.Almanya
ALMANYA 3 / PORTEKİZ 1
2006 Dünya Kupası üçüncülük mücadelesi, Almanya’nın galibiyetini yüksek sesle ilan ettiği bir futbol şölenine dönüştü. Futbol, böyle bir takım oyununa dönüştüğünde, takım ruhu sahada 11 yetenekli sporcuyla ete kemiğe büründüğünde inanılmaz zevk veriyor. Almanya -Portekiz mücadelesi, ilk dakikalarından itibaren soluksuz izlenmeye değer bir tempoda sürdü ve skor çok genç, çok yetenekli ve çok uyumlu Alman Milli Takımı’nı evinde galibiyete taşıdı.
Uluslararası kariyerini bu maçtan sonra bitireceğini açıklayan Oliver Khan, her yetenekli futbolcuya kısmet olmayacak bir iş başardı. Khan Efsanesi, Portekiz karşısında da defalarca yeniden yaşandı. Kaleciyi izlemenin zevk verdiği çok az karşılaşma oluyor futbolda. Genellikle estetik hareketleri ve golleriyle yıldızlaşan oyuncular dikkat çekiyor. Ancak Oliver Khan gerçek bir istisna. Bir kaleci olarak her an takip edilmeyi kesinlikle hak ediyor. Tekniği, iç güdüsü ve deneyimi muazzam. Bu akşam, hem kariyerine noktayı performansının doruğunda koydu hem de kendisi ile üçüncülük mücadelesinin doğru bir karar olmadığı yönünde görüş bildiren basına tokat gibi cevabını verdi.
Alman Milli Takımı’na yakından baktığımızda, gençleşmenin ve takım ruhunu da yaratabilmenin mucizesi açıkça ortaya çıkıyor. Bu akşam Portekiz karşısında hem fizik üstünlüğü hem de üstün teknik uyumu olan bir Almanya vardı. Galibiyet tek bir omuzda yükselmedi. Takım olarak devleştiler. Akıllı paslaşmalar, süratli ve sistemli ilerleme, oyundan kopmadan dikkatle pozisyon yaratma ve değerlendirme oyunlarını zenginleştirdi. Bir diğer şıklık da, Japon Hakem Kamikawa’nın kendisi için oynanan futbola prim vermemesiydi. Basit hareketlerle oyunu bölmedi ve gerçek futbol için oy kullandı.
Alman Milli Takımı’nda bu akşam golle buluşamasalar da Frings, Klose, Lahm ve Podolski mükemmel bir iş çıkardılar. Aklıyla, yüreğiyle sahada olan Almanya, taraftarını genç yetenek Schweinsteiger’in iki şık golüyle taçlandırdı. Petit’de bu üçüncülük için Alman milli Takımı’na yardımcı oldu.
3-1’lik skorda Portekiz kalesinden sorumlu Ricardo’ya yüklenmek haksızlık olur. Çünkü bir kaleci olarak ne yetenek ne de uyanıklık anlamında bir eksikliği olduğunu düşünmüyorum. Ancak Portekiz bu akşam ünlü defansını koruyamadı. Almanlar’ın hızına ayak uyduramadılar ve sıkça top kaybı yaşandı. Barcelona’da izlemekten keyif aldığımız Deco, sahada varlığını hissettiremedi. Portekiz futbolunun efsanesi Figo 77. dakikada oyuna dahil oldu ama artık oyun kurmanın da önemi kalmamıştı. Cristiano Ronaldo, muhteşem bir yetenek. Ancak birilerinin bu genç sporcuya futbolun bir takım oyunu olduğunu anlatması gerek. Hızı ve yeteneği, hırsı ve ihtirası ile birleşince iyi bir şey çıkmadı ortaya. Özellikle, hakeme göstermelik ceza sahası hareketleri, bu mücadelede oyuncunun deneyimsizliğini gözler önüne serdi. Almanya, kendi vatanında, her mücadelede daha da yükselen enerjisiyle, gençleşen ekibi ve hissedilen takım ruhuyla, her şeyden ötede inanılmaz disiplinli ataklarıyla kazandığı sıfatı sonuna kadar hak etti. Futbolseverler bu Dünya Kupası’nda, gelecek yıllarda, izlemesi daha da zevk verecek, ihtişamlı bir Almanya’nın doğuşuna şahit oldu.