Neler yeni

Welcome to SATBİL FORUM PAYLAŞIM

Join us now to get access to all our features. Once registered and logged in, you will be able to create topics, post replies to existing threads, give reputation to your fellow members, get your own private messenger, and so, so much more. It's also quick and totally free, so what are you waiting for?

Bir Satbil Forum Efsanesi

Satbil Reklam Alanı

Satbil Forum Reklam

Günün köşe yazısı..

  • Konbuyu başlatan fiesta73
  • Başlangıç tarihi
F

fa77

Guest
ama song un yaptığı ayıp çooooooook ayıp isteyemez kardeşim toplu hareket etsinler onun canı canda diğerleri keriz mi bir akıllı song mu hayır abicim haksızlık ediyorsun yönetim haksızken haklı durumda şu an
sevgiler.....
 
F

fiesta73

Guest
necatisatanabanner6ot.gif

04 Nisan 2006 Salı
Hırs nereye kadar?

Dananın kuyruğu koptu kopacak!...Zaman aklını kullanma zamanı. Ama bakıyorsunuz Galatasaray’da aşırı bir hırs ve motivasyon göze çarpıyor. Cumartesi günü Ali Sami Yen Stadı’nda sahada 11 tane enerji patlaması yapmış adam izledik. Her biri neredeyse 3 kişilik koşuyor ve adeta kendisini paralıyor Galatasaraylı futbolcuların.

Özellikle Hasan Şaş, kesinlikle kötü niyetli olmamakla birlikte kendisini kazanmaya programlamış ve önüne gelene patlıyor. Bu kişiler kendi oyuncuları da oluyor zaman zaman. Hasan’ı durdurmak için neredeyse bir ordu lazım.

Çok fedakar, aşırı özverili ama çılgın bir tavır içinde Hasan Şaş… Türkiye’nin şu anda en kaliteli yerli oyuncusu durumundaki bir futbolcu olan Hasan Şaş’ı Allah nazardan saklasın ama milletin yüreğini bu kadar da ağızlara getirmesini doğru bulmuyorum.

Topun olduğu her yerde bazen defans yapan, bazen ofansa koşan Hasan kuşkusuz Galatasaray’ın en büyük kozu. Ligin tamamlanmasına 6 hafta kala Hasan’ın yokluğu tahammül edilecek bir durum değil. Bu nedenle Hasan’ın hırsını ve öfkesini sadece ve sadece meşin yuvarlaktan çıkarması gerekiyor.

NECATİ FORMSUZ

Galatasaray’ın önemli silahlarından birisi de kuşkusuz Necati. Genç futbolcu bugüne kadar giydiği formasının hakkını fazlasıyla verenlerden. Ama bir bakıyorsunuz çok iyi, bir bakıyorsunuz en basit pozisyonda acemice hatalar yapıyor. Özellikle kaçırdığı gollerle Türkiye Kupası’nda turu kaybettiren adam olan Necati, Gençlerbirliği karşısında attığı penaltılar dışında yoktu. Bence Necati’de aşırı hırs kurbanı. Bunu söylerken kimsenin kazanma azmini elden bırakmasını istemiyoruz ama kaçan gollere de yanmamak elde değil.

Necati’nin maçlarda çok daha soğukkanlı davranıp özellikle kritik gol anlarında daha sakin ve planlı vuruşlar yapmasını ümit ediyoruz.

SONG’UN CEZASINI HEMEN KALDIRIN

Parasını alamamasına rağmen bugüne kadar terinin son damlasına kadar savaşan Kamerun Aslanı Song taraftarın en sevdiği ve takıma en yararlı futbolculardan biri. Gençlerbirliği maçından önce yaptığı hatayı kimse küçümseyemez ama onun da bir insan olduğunu ve haklı yanları bulunduğunu gözden kaçırmamak gerekiyor. Song, maçtan hemen önce bir bankanın “Haciz” yazısıyla rahatsız edilmeseydi bu tepkiyi koymazdı. Bir anda kendini kaybettiğini düşünüyorum. Zaten oynasa da Gençlerbirliği maçında kendini oyuna veremezdi. Adnan Polat’ın öyle eskilere gidip Kosecki vakasındaki gibi Song’u harcamasına gerek yok. O günün şartları ile bugünün şartları arasında dağlar kadar fark var. Zaten Sayın Polat’ta böyle hatalar yapacak kadar acemi bir spor adamı değil.

SAİDOU NEREDE?
Galatasaray’ın Kemarunlu bir diğer oyuncusu da Saidou… Siyahi oyuncu geldiği günden beri ilk kez bu sezon tam kapasite ile oynayıp Galatasaray’a yararlı oldu. Geçtiğimiz sezon Malatyaspor’dayddı, bugün Galatasaray’da. Malatyaspor sezon başında boşta kalan Saidou’yu almayarak ne denli büyük hata yaptığının yeni farkına vardı. Saidou ofansif yönü kadar defansif anlamda da orta sahanın en iyisi. “En iyi defans ileride yapılır” mantığından hareketle son haftalarda kazanılan maçlara rağmen rakiplere verilen gol fırsatlarında artış var. Çünkü Saidou gibi defansı orta alanda başlatan bir oyuncu eksik. Galatasaray’da doktorlar biran önce Saidou’yu maçlara hazır hale getirmelidir. Artık puan kaybının telafisi yok.

VE GERETS!...
Karakterlş, disiplinli ve sevilen bir adam Gerets!... Hatta “Adam gibi bir adam” Prensiplerinden taviz vermiyor. Lafını yutmuyor. Ama oyuncu değişiklikleri rezalet. Çoğu maça yanlış kadro bile çıkartıyor. Bir bakıyorsunuz uzun süre oynamayan genç Uğur Fenerbahçe derbisinde sahada, bir bakıyorsunu maçın en iyi adamları Hasan ve İliç değişiyor, bir bakıyorsunuz sahada otlayan ve alanı koridora dönen oyuncular 90 dakika oynuyor.

İlk kez Tromsö maçında eleştirdik Belçikalı hocayı. Daha İstanbul’daki rövanşta kurduğu ilk onbir onu ele verdi. Hakan’ı yedek soyunduran Gerets, bunun bedelini çok ağır ödetti Galatasaray’a. Ancak kariyeri ve kişiliği ile gönüllerde taht kurunca bunlar görmezden gelindi. Gençlerbirliği maçında bile Cihan’ın, Uğur Boral karşısındaki aciz durumunu çözemeyen ve en azından Sabri değişikliği yapmayan Gerets hepimizi çok şaşırtmaya devam etti.

Kendisi ile hiçbir şahsi problemimiz yok ve olamazda. Onun başarılı olması her Galatasaraylı gibi bizi de memnun eder. Ama artık daha bir düşünerek hareket etse iyi olur. Bu kadar emek, bu kadar mücadele ve bu kadar haksızlık karşısında yarışı buraya kadar getirdiniz Mösyö Gerets. Lütfen kariyerinize yeni bir başarı halkası daha ekleyin.

Tüm Galatasaraylılar arkanızdayız. Ancak yaptığınız hatalardan ders almamanız bizim en büyük tedirginliğimiz.
 
F

fa77

Guest
Fenerbahçe şampiyon olur!..

02.jpg

Galatasaraylılar boşuna hevesleniyor. Bu yıl Fenerbahçe'nin şampiyon olmasını engelleyecek güç ortada yok. Haftalardır başa baş süren yarışa bakıp, kendi kendimizi aldatıyor, ortada bir iddia var sanıyoruz.. Yok!..
Durum ortada..
Aziz Yıldırım çıktı kendi söyledi..
"Ben şampiyonlukların sahada kazanıldığını sanırdım. İşi öğrendim.."
İşi öğrendiği belli..
Medyayı avucunun içine almış. İstediği gibi kullanıyor.
Hakemleri avucunun içine almış..
İstediği gibi oynatıyor..
Şimdi, ligi hemen hemen bitirecek final maçı da Saracoğlu Stadı'nda iken, Galatasaray'ın kazanması mucize olmaz da ne olur?..
Ligin başından bu yana, hakemler doğrudan skoru etkileyecek müthiş hatalar yaptılar. Ve tesadüfen bu hataların tamamını Fener lehine, Galatasaray aleyhine yaptılar. Doğru karar verseler, Galatasaray bugün 16 puan önde ligi çoktan bitirmişti.
Şimdi bu 16 puan farkı yaratan hakemler, son birkaç haftada işi oluruna bırakırlar mı sanıyorsunuz?.. O kadar saf olmayın..
Konya-Fener maçının, bir yerde ligin kaderini değiştiren yan hakem Cemal Gemici .. Anelka'nın hem de göklere yükselen müthiş smaç ve faulünü görmeyen adam..
Geçen hafta gene Fener maçına verilmiş.. Veren de, Galatasaray'ı pek sevmesi ile ünlü komite üyesi Ali Aydın .. Ve Gemici bu defa gördü.. Görmesi nerdeyse imkansız bir ele çarpmayı, çok yakında olan orta hakemin farkında olmadığı bir pozisyonu bu defa "Zınk" diye süzdü ve Fener lehine penaltıyı çaldırıp maçı bitirdi.
Gemici'nin atanması ve bu zor penaltıyı süzmesi tesadüf müydü?..
Tümer anlatıyor.. Fener-Beşiktaş maçında penaltı vermeyişi ve Serkan'ı oyundan atmayışına itiraz etmiş.. Hakem Selçuk Dereli daha sonra "Sen itirazlarında haklıydın" demiş, Tümer'e.. Haklı ama puanlar Fener'de kalıyor nasılsa.. Bu Dereli mevsim başında Fener Kaptanı Ümit Özat'ın "Bizim en sevdiğimiz üç hakem" dediklerinden biri ve Fener'in en kritik maçları bu üç hakeme veriliyor ısrarla..
Fener maçına bir hafta kala, Sivas'ın en iyi kontratak adamı Balili kırmızı kart görüp kenara alındı.
Bu hafta Vestel maçından önce de, Manisalılar çok tartışmalı üç kırmızı kartla yumuşatıldılar.
Galatasaray'da kart sınırında çok önemli adamlar var. Haftalardır sınırda oynuyorlar. Açıkçası dördüncü kartı görecekleri pozisyonlar da oldu. Görmediler. Ceza kartları Rize maçına mı saklandı acaba, gene Fener maçından önce temizlik yapmak için..
Medya ayrı..
Aziz Yıldırım'ın tetikçileri işler sarpa sarınca zehirlerini saçmaya başladılar. Kutsal İttifak medyası da bunları manşete taşıdı.. Son günlere bakın.. Sanırsınız Fener kıyma makinelerinde.. Fener mazlum.. Fener mağdur..
Deniz Barış'ın bugüne dek nasıl oynatıldığının hesabı sorulacakken, "Anayasa, İnsan Hakları" gibi kutsal terimlere sarılarak Federasyon'a saldırılıyor.. Türk Futboluna ihanet denecek yabancı serbestliği kararını almadığı için federasyon yerden yere vuruluyor.. Deniyor ki, "Federasyon Galatasaraylı.." Ceza Kurullarını parmaklarında oynatan, Tahkim Kurullarını oyuncak yapan onlar değil..
Fener medyası çırpınıyor, yırtınıyor. Federasyon aleyhine öyle bir hava yaratıyor ki..
Önceki hafta gördünüz.. Ekranda bir Fenerli kız, "Federasyon istifa" diye yırtınıyor ve hüngür hüngür ağlıyordu, o federasyonun daha iki günlük olduğunu düşünmeden..
Nobre kendini yere atmış, kız penaltı sanmıştı, verilmedi diye ağlıyordu. Oysa gerçeği bilse sahaya girer hakemi öper ve "Yaşa federasyon" çığlıkları atardı.
Nobre resmen alenen penaltı çalmaya yeltenmiş, hakem bu açık aldatmaya "Düdük" çalmaya cesaret edememişti. Ama büyük bir cesaretle Nobre'nin sarı kartını geçiştirmişti. Çıkarsa ikinci sarıdan kırmızı olacak, Fener 10 kişi kalacak, ondan sonra da maç nasıl bitecekti, Allah bilir. Hakem Fener'i kurtarmış, ama Nobre genç kızı aldatmıştı.
Fener medyası kızın göz yaşlarını yazdı, ama gerçeği yazmadı.. " Nobre seni kandırdı, hakem seni korudu kızım" demedi..
Fenerbahçe kulübü, başkanından yöneticisine, aylardır medyayı adam yerine koymuyor, basın mensuplarına hakaret ediyor.
Hele geçen hafta, görevini yapmak isteyen yayıncı kuruluş Lig TV muhabirine ağır saldırı, tuz biber.. Ama hâlâ Spor Yazarları Derneği tısss.. Medyanın köşeleri tısss..
Yaptıkları.. Medyayı bu kadar aşağılayan adamı her fırsatta "Yılın Spor Adamı" seçmek.. Böyle medyaya böyle adam yakışır!..





Galatasaray şampiyon olmak için, sadece rakiplerini değil, yanından ortasına bir yığın hakemi ve lig sonu yaklaştıkça taktiklerini ve baskısını iyice arttıran medyayı da yenmek zorunda.. Mümkün değil..
Fener'in şampiyonluğunu kutlarım!..




Yorum : Hıncal uluçu sevmem yazılarınıda pek okumam ama bu adamı okumayalı kendini bayağı aşmış baksanıza galatasarayı savunuyor :)
 
F

fiesta73

Guest
Al benden de o kadar. ama bu herifin dedikleri doğru ve içime bir kurt düşürdü benim.
 
F

fiesta73

Guest
ozerarmaganbanner1ht.gif

11 Nisan 2006 Salı
Fenerbahçe mağdurmuş!!!


Ligimizin kalitesi iyi olmasa da; Galatasaray ile Fenerbahçe şampiyonluk için kıyasıya bir yarış içine girdiler.

Biri Cumartesi 3 puan öne geçiyor, bir diğeri pazar günü avaraj ile öne geçiyor. Ne güzel değil mi? İşte, futbolun bu güzel yönünü görmeliyiz! Ama yok... Muhakkak gerilimler yaratılacak. Maçların bitiminde yapılan tartışma programlarında futboldan çok, acaba federasyon niye böyle davrandı tartışmaları yapılıyor. Neymiş efendim? Fenerbahçe aleyhine federasyon tarafından 4 karar verilmiş. Bak bak bak sen şu işe! Aleyhte 4 karar... İsterseniz şu verilen aleyhte meşhur 4 karara bir bakalım:

Gençlerbirliği-Fenerbahçe (Deniz Barış)
Fenerbahçe kulübü ve Fenerbahçeli yazarlar federasyonu suçluyorlar. Be kardeşim, Deniz Barış'ın lisansı ilk defa mı askıya alınıyor ? Bilmeyenlere bir kere daha hatırlatayım... Levent Bıçakçı federasyonu da Deniz Barış'ın lisansını askıya almıştı. Federasyonda en etkili üç isimden ikisi kimdi? Şu an Fenerbahçe kulübünde yönetim kurulu üyesi olan Şekip Mostroğlu ile bir önceki seçimlerde Aziz Yıldırım'ın karşısına başkan adayı olarak çıkıp sonradan çekilen ve Fenerbahçeliği tartışılmaz olan Davut Dişli. Peki bu kişiler Fenerbahçeli olduğu için bulunduğu kuruma ihanet mi ettiler? Kesinlikle hayır. Çünkü o mevkiye gelmiş kişiler hangi takımı tutarlarsa tutsunlar adaletli davranmak zorundadırlar. Birazcık kurumlara saygı göstermek zorundayız. Peki şimdi Ulusoy federasyonu ikinci kez Deniz Barış'ın lisansını askıya almasından dolayı neden suçlu duruma düşürülüyor? Neden Galatasaraylı olmak ile suçlanıyor? Bu paniğin sebebi ne? Neden başta sizler Nihat Özdemir ve Murat Özaydınlı olmak üzere insanları provake ediyorsunuz?

Federasyon kararı mesai bitiminde bildirmiş, yok efendim etik değilmiş. Tabii ya, Fenerbahçe'nin Sivasspor'u yenebilmesi için Deniz Barış'a ihtiyacı vardı değil mi? Herkesin verilmiş sadakası varmış ki, Fenerbahçe puan kaybetmedi. Bir de düşünsenize; bunları söyleyenler Fenerbahçe puan kaybetseydi neler söylerlerdi? Alaaddin Metin, Ahmet Çakar gibiler birde diyorlar ki "Ne olurdu bu karar Pazartesi tebliğ edilseydi?" Daha çok etik olurmuş. O zaman sen geç federasyonun başına da Türk futbolunu yönet! Gençlerbirliği'ne söz vererek muvafakatname alan, bunun karşılığında yine Gençlerbirliği'ne çek veren ve sonrada mahkemeden tedbir koydurtan Fenerbahçe etik davranıyor, ama kararı aynı gün gönderen federasyon etik davranmıyor, öyle mi? Bir tek yorumcu da "yahu Gençlerbirliği kulübü 1,5 senedir parasını alamıyor" diye tek bir laf etmedi. (Şu mahkeme işine kısa bir açıklama getireyim. Fenerbahçe kulübünün çeklere mahkeme tarafından tedbir koydurması, Fenerbahçe'nin davasında haklı olduğunu göstermez. Siz bugün birisine örneğin ön ödeme için çek verirseniz ve karşısınızdaki kişi bu vermiş olduğunuz çekin yükümlülüklerini yerine getirmezse, siz de mahkemeye başvurursunuz. Mahkeme de çekinizin %40-%60 gibi bir miktarını teminat almak sureti ile çekinize tedbir koyar). Galatasaray-Fenerbahçe maçından sonra Galatasaray seyircisiz oynama cesası aldı. Şimdi soruyorum, acaba o karar hangi gün Galatasaray kulübüne tebliğ edildi?

Galatasaray-Diyarbakırspor (İzmir'de oynanması)
Galatasaray-Diyarbakırspor maçı niye İzmir'de oynanmış? Sebebini federasyon bildirdi ama ben bilmeyenlere bir kere daha hatırlatayım. Diyarbakırspor; Malatya ve Antep'i takımlarında küme düşme tehlikesi var diye istememiştir. Adana'nın koltukları kırık olduğu ve Elazığ'ın da ışıklandırması yetersiz diye federasyon istememiştir. Müsabakanın İzmir'de oynanması Galatasaray için dezavantajdır. Çünkü ev sahibi Diyarbakırspor olduğundan dolayı, Diyarbakırspor çok sayıda seyirci kapasiteli bölümü boş bırakarak, Galatasaray seyircisinin toplu ve bütün olarak takımına destek vermesini haklı olarak engellemiştir. Maç Malatya veya Antep'te oynansaydı, o stadlar ikinci bir Ali Sami Yen olurdu. Ayrıca Galatasaray Diyarbakırspor'u zaten her yerde yenebilecek bir takımdır. Bu maçın İzmir'de oynanmasında ki sebebi Galatasaray'a mal etmek, yanlıştan da öte ayıptır.




Vestel-Fenerbahçe (İzmir'de oynanması)Bu karar Fenerbahçe'yi ilgilendiren bir karar değildir ki, Fenerbahçe aleyhine verilsin. Bu iş tamamen Vestel ile federasyonun arasında olan bir konudur. Şimdi soruyorum, Vestel maçını Ali Sami Yen'de oynamak isteseydi, Fenerbahçe'nin tutumu ne olurdu? Böyle saçmalık mı olur? Eğer sen güvenliği sağlayamıyacaksan, birinci ligde işin ne? Zeytinburnu stadı, İstanbulspor'un stadı seninkinden daha mı büyüktü? Burada ki amaç; uyanıklık yapıp maç hasılatını arttırmaktır. Peki siz Nihat Özdemir, sizin taraf olamayacağınız bir konuda neden böyle bir kararın aleyhinize olduğunu söylüyorsunuz ki? Amacınız belli... Ortamı germek. Siz yöneticiler böyle beyanatlar verirseniz, taraftarlara hiç kızmamak lazım.





6 yabancı konusu.
Ben düşünce olarak tüm yasakların kaldırılmasından yanayım. Fenerbahçeli yöneticiler diyor ki; uluslararası arenada başarılı olmak için yabancı futbolcu sınırlamasının kaldırılması lazım. Galatasaray UEFA kupasını aldığı zaman Arsenal'de kaç yabancı futbolcu oynadığından haberiniz var mı? Ben söyleyeyim: 11

Birde bu yöneticilerin sözlerini sonuna kadar savunan ama her fırsatta tarafsız olduklarını belirten spor yazarları var. Bunlardan biri de Ercan Saatçi. Ercan Saatçi pazartesi günü Lig TV'nin Serbest Atış programına katıldı. Ercan Saatçi'ye soruyorlar "Şampiyonluğa hangi takım yakın?" diye. Ercan Saatçi cevaplıyor: "Eğer futbol kulislerinde konuşulanlar olmazsa şampiyonluğa Fenerbahçe daha yakındır" diyor ve "Futbol kulislerinde Fenerbahçe kupayı, Galatasaray'ın da ligi alacağı konuşuluyor" diyerek devam ediyor. Yani demek istiyor ki; Fenerbahçe yönetimiyle, stadıyla, maddi durumuyla Galatasaray'dan daha iyi, fakat Galatasaray'ın sözü bizimkinden fazla geçiyor. İşte böyle yazarlar kulüp menfaatlerini korumak için, Fenerbahçe gibi bir kulübü küçük düşürdüklerinin farkında değiller. Bu işin bir yönü. İkinci yönü ise tehlikeli bir boyuttadır. Yani Fenerbahçe şampiyon olursa konuda hiç bir şaibe yok, ama Galatasaray şampiyon olursa şimdiden şaibe iddalarını ortaya atalım" demek istiyor sevgili Ercan Saatçi.

Yapmayın beyler yapmayın, şampiyonluk, bir kişinin burnunun bile kanamasına değmez. Bu bir spor. Bırakın bu söylemleri de, şampiyonluk yarışını ve heyecanını ağız tadıyla doyasıya yaşayalım.Sonunda da birinciyi de ikinciyi de alkışlayalım.

Sevgiyle kalın
 

atabey

New member
Local time
04:13
Katılım
25 Şubat 2006
Mesajlar
17
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Konum
Çorum

13 Nisan 2006 Perşembe
Saygınlığı yitirmemek önemli!.

İnternet sitelerinde ve gazetelerdeki bir habere göre Avrupa'nın önde gelen araştırma şirketlerinden biri olan Sport&Markt, Türkiye’de en sevilmeyen takımın Fenerbahçe olduğu şeklindeki araştırma sonuçlarını kamuoyu ile paylaşmış.

Araştırma sadece en sevilmeyen takımı bulmakla sınırlı kalmamış. Spory& Markt, Türkiye’nin en popüler takımının da Galatasaray olduğunu ileri sürüyor. Galatasaray’ın popüleritesi yüzde 39, Fenerbahçe’nin 29, Beşiktaş’ın 18, Trabzonspor’un ise 9,,,

Zaten Galatasaray’ın uluslar arası başarısı sadece ülkemizde değil, gurbette bulunan Türkler, Türki Cumhuriyetleri ve hatta tüm İslam Ülkelerinde popüler olmasına neden oldu.

Fenerbahçe ise zenginlik ve tesisleşmedeki başarısı ile takdir ediliyor.

Bu araştırma sonuçları bana göre çok fazla bir şey ifade etmiyor. Bunlar küçük çocuğa elma şekeri verip kandırmaya benziyor.

Kimin ne söylediği değil, bizim içinde bulunduğumuz ve yaşadığımız gerçekler önemli olmalı.

Biz halen ülkemizin futbol kalitesinin düşmesinin araştırma sonuçlarını yayınlayamadıktan sonra Sport&Markt’ın araştırmalarının ne önemi var?

Biz halen Yabancı Futbolcu kaosu yaşayan bir ülkede yaşıyoruz. Birinin siyah dediğine, öbürünün beyaz dediği bir toplumun parçalarıyız. Çocuklarımızın terbiyesine vermediğimiz önem ve hassasiyeti onların tutacağı takımı benimsemelerine harcıyoruz.

Gerçek olan şu ki, dünya gözünde saygınlığımızı yitiriyoruz. Avrupa Örnekli hayat biçimimizin bize kaybettirdikleri, kazandırdıklarından fazlayken onların her yaptığını yapmayı marifet sayıyoruz.

Bu yüzden kendimize has bir yaşam biçimimiz ve yaşayış tarzımız olmadığı gibi, kendimize has bir futbol stilimiz de olmuyor.

2 tane Brezilyalı getiren “Samba” yaptı diyoruz, 2 Alman’ı getireni ise “Panzer” ilan ediyoruz.

Süper Cup’ta yerli ağırlıklı oyuncularla dizlerinin üstüne çöktürttüğümüz Roberto Carlos’u ilah haline getirip, kendi öz evladımıza hakaret ediyor, Carlos gibilerin Avrupa’da yerlere düşen itibarını hem de kendi çocuklarımızı aşağılamak pahasına iade etmeye çalışıyoruz.

Esasında başarının bir yönetim sistemi ürünü olduğunu görmüyoruz. UEFA Şampiyonu olabilmek uğruna 150 Milyon Paund harcayan sınırsız yabancılı Leeds United takımının her iki maçta da 4 yabancılı Galatasaray karşısında aciz kalmasının dersini bile çıkaramıyor, 11 tane Roberto Carlos ile Şampiyonlar Ligi şampiyonu olacağımızı sanıyoruz.

11 Puan geriden gelip, şampiyonluk kupasını Haluk Ulusoy’un elinden alıyor ve papuç pahalıyla gelince Haluk Ulusoy’un Galatasaraylı olduğunu belirterek olası bir başarısızlığa zemin hazırlıyoruz.

Sadece diğer 3 büyük takımla değil, diğer Anadolu kulüplerinin başkanları ile de kavga edip hır gür çıkarıyoruz. Ondan sonra da elin gavuru gelip araştırma sonuçlarını açıklıyor.

Türkiye’nin en sevilmeyen takımı Fenerbahçe!...

Halt ediyor bu yabancılar. Türkiye dışındaki ülkelerin Fenerbahçe’nin büyük başarılarını keşfedememeleri çok enteresan.

Halbuki Fenerbahçe başkanı ve yönetimi Avrupa hayranı bir tavır içindeler. Bu ülkede anaların evlat doğuramaması ve yaşanan kısırlık sonucu sadece 70 milyonu aşan bir toplumuz ve bunun çoğunluğu da genç nüfus. Ama her nedense Fenerbahçe’den bir Emre Belezoğlu, bir Tugay Kerimoğlu, bir Okan Buruk, bir Suat, bir Bülent Korkmaz, bir Ferhat, bir Aydın, bir arda ve bir Mehmet Güven veya Sergen çıkmıyor.

Ellerdeki büyük imkan, hava atılan dolarlar böyle gençlerin yetiştirilmesi için “Ziyan” edilmiyor.

Fenerbahçe’nin alt yapısından gelen Semih sadece ihtiyaç olduğunda çıkıp işini Anelka’dan daha iyi yapıyor ama biri Made in France, biri Made in Turkey….

Yine Anelka’nın arkasında bekliyor. Her maçta stadı dolduran 55 bin Fenerbahçe taraftarı ise Ümit Milli takımın en önemli isimleri Kemal, Semih, Mehmet Yozgatlı gibi gençlerin kulübede heder olmasını hiç ama hiç önemsemiyor.

Onlar 33 yaşını deviren ve Fenerbahçe’ye geldiğinde yaşı yolun yarısı olacak olan Roberto Carlos’u seyretmek istiyor.

Öyle ya onlar Türk Futbolu’nun geleceğinin aydınlık olmasını istiyor.

Arkadaşlar bu zihniyetle sadece Roberto Carlos’ı izlersiniz.

Ama bir dönem inanan Galatasaray’ın Türk ağırlıklı kadrosu o Roberto Carlos’a diz çöktürdü. Hem de en iyi döneminde. Yaşı kemale ermeden önce. Bizler Fenerbahçe’den Roberto Carlos’lar getirmesini değil, hepimizin takdir ettiği maddi gücünü ve ekonomik potansiyelini Roberto Carlos’lara diz çöktürmesi için harcamasını bekliyoruz.

Bizler Allah için bu kadar kaliteli tesislerden, bu kadar büyük maddi imkanlardan birazcık da Türk Gençlerinin yararlanmasını bekliyoruz.

Pardon ne sordunuz?

“Kim Roberto Carlos’u seyretmek istemez mi?”

Biz izledik. Hem de Real Madrid forması altında diz çökerken!....

Ya siz? Siz onu Fenerbahçe formasında izleyeceksiniz anlaşılan!.....
 
F

fiesta73

Guest
Kim yazdıysa helal olsun, çok akıcı bir dille direkt olarak beyne gitmeye çalışmış ve bunu da başarmış. Tabii beyni olanlar için söylüyorum.tahminime göre fenerli yöneticiler için sorun ve bir tehlike yok. Anlar yine de etkilenmemişlerdir bu yazıdan.
 

ŞAHİN

New member
Local time
04:13
Katılım
27 Şubat 2006
Mesajlar
3
Tepkime puanı
0
Puanları
0
hehehehe nolursa olsun ipi genede biz göğüsleyeceğiz ayranı bol olan kazansın diyorum :D
 
F

fa77

Guest
Ali Şen'in kucağında dönüş!..

Aslında "dönüş" lafına itirazım var.. Adam gitmedi ki, dönsün.. O istifasını açıkladıktan beş dakika sonra, ben yazımı yazdım..
"Palavra.. Eleştiriler yoğunlaşmaya başladı. Bunları durdurma taktiği.. Dönecek.."
Aynen de öyle oldu.. Kaçan çantada keklik iki kupanın ardından en Aziz kalemler bile eleştiriye başlayınca, Aziz Yıldırım dehası çözümü buldu..
(Ya da o sabah birlikte kahvaltı ettikleri Ertuğrul Özkök mü yol gösterdi bilmem..)
Taktik cuk diye oturdu..
O eleştiren adamlar bir anda televizyonlara koşup "Büyük başkan bizi bırakma" ağıtları dökmeye başladılar.. Hürriyet Aziz Yıldırım'ın ne kadar büyük adam olduğunu birinci sayfa sürmanşetinden girdi. Ötekiler de ondan aşağı kalmadılar..
Güya "müstafi" Aziz Yıldırım Avrupa'dan kulübü fiilen yönetmeye devam ederken, gösteriler, bildiriler, hatta açlık grevleri başladı..
Bunların hepsi hazırlanan senaryonun parçalarıydı tabii..
"2001'deki gibi olmayacak, bu defa dönmeyeceğim" demişti başkan.. Ne diyebilirdi ki zaten.. "Ben 2001'de tükürdüğümü yaladım, gene yalarım" diyecek hali yoktu ya.. O gereği gibi konuşacaktı ama, camia öyle isteyecek, öyle baskı yapacaktı ki.. Aziz kalemler kulübü Aziz Yıldırım'dan başka kurtaracak kişinin olmadığını, koskoca Fenerbahçe'de Aziz Yıldırım'ın yerini dolduracak başka tek kişinin bulunmadığını öylesine anlatacaklardı ki, istifasına (!) sebeb olan koşullar aynen dururken, Aziz Yıldırım büyük bir fedakârlık yapacak ve Fenerbahçe başkanlığını, lütfen, tenezzülen bir defa daha kabul buyurmak zorunda kalacaktı..
Aziz Yıldırım, çok kesin bir dille açıkladığı ayrılma kararından dönme işaretini "Müstafi Başkan" olarak katıldığı Yönetim Kurulu toplantısı ardından (İstifa eden adamın orda işi ne diye soran da çıkmadı) salı günü verdi ve "düşünürüz" dedi.. Bunun ne anlama geldiği açık..
"Az daha yalvarın, az daha ağlayın ki, ortam daha iyi oluşsun."
Oysa gerçek niyeti Ali Şen çok net açıkladı..
"Aziz Yıldırım kongrede adaydır."
Ne zaman dedi?..
Aziz Yıldırım'la 8 yıl sonra barışıp yemek yedikten sonra..
Ali Şen'in palavrası boldur. Kendisine paye çıkarmayı pek sever.. Havasına bakılırsa "Aziz Yıldırım'ı ben ikna ettim" diyor.. Aziz Yıldırım'ın üzerinde bir yere koyuyor kendisini.. "Fenerbahçe'nin duayeni benim" havalarında.. Hatta daha ötesinde..
"Ben onu Özhan Canaydın ve Yıldırım Demirören'le buluşturur, barıştırırım.."
Adam sadece Aziz Yıldırım'ın değil, tüm kulüplerin, Türk futbolunun manevi babası rolünde, kendi kendine gelin güvey..
Ama onun yanında Aziz Yıldırım'ın süt dökmüş kedi gibi, laf eveleyip gevelemesi ilginç..
Bu ikisi, Fenerbahçe'ye sahiplenme yolunda büyük düşmanlar değil miydiler?.
Fenerbahçe patronluğu Ankara'da birtakım kapıları onlara açıyor diye açıktan kapışmamışlar mıydı?.. Türkiye'ye ithal edilecek Rus mallarının, özellikle savaş araç ve gereçlerinin temsilciliklerini kapma savaşı onları fena halde düşman yapmamış mıydı?.
Aziz Yıldırım, Ali Şen'den nefret etmiyor, adını dahi duymak istemiyor muydu?.
Ali Şen, yerli yersiz her fırsatta "Aziz Yıldırım'ı sevmem" diye bas bas bağırmıyor muydu?..
Şimdi Aziz Yıldırım gibi bir kişilik, Ali Şen'in himayesine nasıl giriyor, onun desteğine neden muhtaç oluyordu dersiniz?.
Çünkü 2001'den sonra, 2006 dönüşünü kabul ettirmek biraz zor. Rıza ve desteğini almazsa, Ali Şen onu bu defa fena halde hırpalayabilir..
Baş üstünde baş tanımayan, kendisini her şeyin üstünde gören Aziz Yıldırım'ın Ali Şen'i yanına alıp "Başkanım, başkanım" diye medyaya sunmasının sebebi işte bu..
Tabii eğer bilmediğimiz bazı ticari anlaşmalar da işin içinde değilse..

HINCAL ULUÇ
 
F

fiesta73

Guest
Ya bu Hıncala bir şeyler olmuş. Bu kadar sert bir uslubu kullanmak hele Ali Şen ve Aziz Yıldırım'a karşı bunları yazıyorsa helal olsun demekten başka bir şey gelmiyor.
 
F

fa77

Guest
fiesta73' Alıntı:
Ya bu Hıncala bir şeyler olmuş. Bu kadar sert bir uslubu kullanmak hele Ali Şen ve Aziz Yıldırım'a karşı bunları yazıyorsa helal olsun demekten başka bir şey gelmiyor.

hıncal bu dilinin kemiği yok :puah:
 
F

fa77

Guest
Hakan Şükür şart

56.jpg


Milli Takım'ın yurtdışındaki hazırlık maçlarının yarısı tamamlandı. Güzel bir ortamda yapılan kampın ve ikişer gün arayla planlanan 6 maçlık hazırlık serisinin faydalı olacağına inanıyorum. Fatih Terim hem kafasında bir takım teşkili oluşturacak, hem de düşündüğü oyun modeli futbolcular tarafından benimsenecek. Ayrıca arka arkaya maç yapmak önemli eksiklerimizden birisi olan kolektif rahatsızlığımızı mümkün olduğu kadar azaltacak.
İlk üç maça göz attığımızda genel tablo şöyle:
Önce artılarımız... Sezon sonu olmasına ve Dünya Kupası'na katılamayışımıza rağmen futbolcularımız resmi maç yapıyormuş gibi hırslı ve beklenilenin üzerinde tempoluydular. Belli sürelerde yakınlaşarak ayağa çabuk paslarla süratli ataklar yaptık. Bilhassa Gana maçının ilk yarısındaki futbol organizasyonu olumluydu.

AİLECEK KORNERE GİDİLMEZ
Terim'in ana ilkesi olan topun olduğu bölgelerde çoğalmayı, alan daraltmayı ihmal etmemeye çalıştık. Üç maçta attığımız 5 gol de güzeldi.
Şimdi gelelim eksilere... Kolay gol yememiz artık kronik bir hastalık halinde. Belçika karşısında birbirinden güzel iki gol atıyoruz, ikinci gol rakibi demoralize etmiş durumda. Santra ile beraber 15 saniyede gol yiyoruz. Ardından yine basit hatalar zinciriyle skora denge geliyor. Sonra duran toptan öne geçiyoruz. Ama uzatma bölümünde yine beraberlik golünü hediye ediyoruz.
Gana maçında ilk yarı iyi oynuyoruz, rakip güçlü. Devreyi önde bitirmişiz. İkinci yarı Gana kontrolü ele alıyor ama iyi kapanıp pozisyon vermiyoruz. Sonra kazandığımız kornere ailece gidip, kontraatak golü yiyoruz.
Bir örnek vereyim; İtalya'nın Dünya Kupası'nda ilk maçı Gana ile. İtalya ikinci yarı ortası tek farklı skor avantajına sahipken korner kazansa, 4 oyuncusunu geride garanti olarak tutar. İşte anlayış farkı. Bütün bunların üstüne Estonya gibi kolektif yapısı ve hücum gücü çok yetersiz bir takımdan son dakikalarda resim çektirir gibi gol yedik.
Günümüz futbolunda tempo çok yüksek. Alan daralıyor, takım savunmaları çok güçlü. Bu yüzden üretkenlik çok zor. İşte son örnek. Barcelona gibi yıldızlar topluluğu ve dünyanın en organize takımı 10 kişilik Arsenal'e karşı pozisyon bulmakta sıkıntılar çekti. Günümüz futbolunda kolay gol yiyen takımlar başarılı olamaz. Bunun bilinci içinde bu kronik hastalığı tedavi etmemiz lazım.
Defansımızın ortasında ciddi problem var. Servet ve İbrahim Toraman disiplin içinde hırsla savaştılar. Kesici olarak da başarılıydılar. Ama ikisi de top kullanamıyor. Eğer rakip ileride basarsa, rahatsız ederse, ya top kaybı yapıyorlar ya yakın geri paslarla Rüştü'yü zora sokuyorlar ya da gelişi güzel uzun vuruyorlar. Bu da rakibe avantaj oluyor. Gökhan Zan ve Can'da da görüntüler aynı. Bu ikili kendilerini rahatsız etmeyen kolay rakip karşısında bile sürekli pas hataları yaptılar.
Önemli sıkıntılarından bir tanesi de Hakan Şükür'süz takımda hiçbir forvet sırtı rakip kaleye dönük oynama özelliğine sahip değil. Yapısı itibarıyla en uygun olan Halil de bu işi yapamadı.
Ne kadar yerden oynamaya özen gösterseniz de yine vücudunu kullanan, topla rakip arasına girip asist yapan, top saklayan nokta forvet şart. İşte bu yüzden sık sık Hakan Şükür'ü gündeme getiriyorum, çünkü alternatifi yok.
Bir önemli sıkıntımız da rakibin oyuna hükmedip, tempo yükseltip bizi baskı altına aldığında ortaya çıkıyor. Oyuncularımızın yapısı itibarıyla kontrol futbolunu uygulayamıyoruz. İşte bu durumlarda da biraz rahatlayabilmek için uzun topları tutabilecek pivot forvete ihtiyaç duyuluyor.
Günümüz futbolunda duran toplar çok önemli bir silah. Bu yönde de zayıfız. Belçika maçında Uğur Boral'ın kesmesini Tuncay ön direkte kafa ile gole çevirdi ama üç maçın genelinde kazandığımız çok sayıda duran topun hiç birini olumlu kullanamadık. Bütün bunların üstüne kalemize gelen duran toplarda da ciddi rahatsızlığımız var.

SOL TARAF TAM BİR SORUN
Fatih Terim'in 4'lü defans bloğunda sağda Hamit'in yeri garanti. Ortada Servet ve İbrahim Toraman ilk düşündükleri. Sol taraf tam bir sorun. Uğur, Volkan, Caner ve Murat'ın hiç biri şu anda güven vermiyor. Deneyimsizlikleri bir tarafa, defansif özellikleri zayıf. Orta sahanın ortasında Terim'in çift ön liberoda ilk düşüncesi Hüseyin ve Nuri. Kenar orta sahalar için Mehmet Topuz, Gökdeniz, Tuncay, Burak ve Hasan Kabze.
Mehmet Topuz bence randıman verecektir. Genç Burak'a zaman tanımak lazım. Tabii bir de önemli bir oyuncu Yıldıray gelecek. İleride forvet çok. Ama pivot forvet yok. Bu yüzden Avrupa elemelerinde yine Hakan Şükür görev yapar. Bu seneki devamlığını gösterirse Ümit Özat defansın solu için yine çare olacak. Yıldıray, H.Şaş ve Fatih Akyel de diğer çağrılacak isimlerdir.
 
F

fa77

Guest
Neden Hakan Şükür?

56.jpg


Sevgili arkadaşım Kazım Kanat, yılda bir iki defa bana gönderme yapmadan duramaz... Geçen haftaki köşesinde de Hakan Şükür'le ilgili olarak beni eleştirdi. Anlatmak istediklerimi çok iyi anladığına eminim, ama sevgili Kazım, Hakan Şükür'e olan kişisel takıntısından söylediklerimi anlamak istemiyor . Şimdi bir kere daha açıklıyorum:
Milli takımımızın oturmuş bir sistemi yok. Bu yüzden rakip defansa pres uygulayacak, vücudunu kullanacak, sırtı rakip kaleye dönük oynamasını, top saklamasını bilen, asist yapan, hava hakimiyeti olan bir pivot santrfor şart. Bizim için çok önemli bu özelliklerin tümüne sahip olduğu, bunların yanında gol de atabildiği için Hakan Şükür 12 senedir Türk futbolunun lokomotifi oldu.
 
F

fiesta73

Guest
cevap verdiği kişiye bir bak allahını seversen. Kazım Kanat adını dyunca önce duracak sonra biraz gülümseyecek ve en sonundaq da hadi ya diyerek yoluna devam edeceksin. Bende cevap dahi vermeye değmez..
 
F

fa77

Guest
fiesta73' Alıntı:
cevap verdiği kişiye bir bak allahını seversen. Kazım Kanat adını dyunca önce duracak sonra biraz gülümseyecek ve en sonundaq da hadi ya diyerek yoluna devam edeceksin. Bende cevap dahi vermeye değmez..

cevap vermeye değmez ama iş hakan şükür olunca ben bi cevap vereyim abicim hakanın ölüsü galatasarayda da milli takımda da oynar diyor saygılarımı sunuyorum :lovely:
 

seyfi

Administrator
Local time
04:13
Katılım
15 Kasım 2005
Mesajlar
6,014
Tepkime puanı
3
Puanları
0
Yaş
59
yahu bu hıncal bizim siteyimi takip ediyor yoksa
:puah: :puah: :puah: :puah: :puah:
azize6xm.gif
azize6xm.gif
azize6xm.gif
azize6xm.gif

:puah: :puah: :puah:
 
F

fa77

Guest
seyfi' Alıntı:
yahu bu hıncal bizim siteyimi takip ediyor yoksa
:puah: :puah: :puah: :puah: :puah:
azize6xm.gif
azize6xm.gif
azize6xm.gif
azize6xm.gif

:puah: :puah: :puah:


abi hıncalın yazısını tartışalı 15 gün oluyor bu üründülün yazısı yaw :puah:
 

seyfi

Administrator
Local time
04:13
Katılım
15 Kasım 2005
Mesajlar
6,014
Tepkime puanı
3
Puanları
0
Yaş
59
fa77' Alıntı:
abi hıncalın yazısını tartışalı 15 gün oluyor bu üründülün yazısı yaw :puah:
olsun ben yeni okudum:puah: :puah:
 
shape1
shape2
shape3
shape4
shape7
shape8
Üst