Neler yeni

Welcome to SATBİL FORUM PAYLAŞIM

Join us now to get access to all our features. Once registered and logged in, you will be able to create topics, post replies to existing threads, give reputation to your fellow members, get your own private messenger, and so, so much more. It's also quick and totally free, so what are you waiting for?

Bir Satbil Forum Efsanesi

Satbil Reklam Alanı

Satbil Forum Reklam

ist.eminönü

erhan61

New member
Local time
05:12
Katılım
19 Mart 2006
Mesajlar
2
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
44
istanbul.jpg


EMİNÖNÜ

Marmara Bölgesi’nde, İstanbul İline bağlı bir ilçe olan Eminönü, kuzeyinde Haliç, batısında Zeytinburnu ve Fatih, güneyinde Marmara Denizi, doğusunda da İstanbul Boğazı ile çevrilidir. Eminönü İstanbul’un tarihi yarımadası içerisinde yer almaktadır. İlçenin bulunduğu alan engebeli bir arazi yapısına sahip olup, Marmara kıyılarından yükselen alçak tepeler Sultanahmet’te en üst noktasına eriştikten sonra Haliç’e doğru tekrar alçalmaktadır.

Yüzölçümü 5 km2, 2000 Yılı Genel Nüfus Sayım sonuçlarına göre toplam nüfusu 55.935’tir.

İlçede Akdeniz ile Karadeniz iklimleri arasında geçiş iklimi olarak tanınan Marmara iklimi hakimdir. Marmara ve Haliç kıyılarında yazlar sıcak ve kurak, kışlar ılık ve yağışlı geçer.


esk04b.jpg


önemli bir ticaret merkezidir. Bunun yanı sıra ilçedeki imalat sanayii önemini korumakla beraber bir kısmı buradan diğer ilçelere taşınmıştır. XX.yüzyılın ikinci yarısından sonra artan sermaye birikimleri, özel sektöre sağlanan destek, ulaşım kolaylığı ilçenin önemli bir ticaret ve turizm yeri olmasında en büyük etkendir. Buradaki evlerin büyük çoğunluğu turizme yönelik işyerlerine dönüşmüş, halkın büyük bir kısmı buradan göçmüştür. Bundan ötürü de gündüzleri son derece kalabalık olan ilçe nüfusu geceleri büyük ölçüde düşmektedir.

İstanbul’un arkeoloji, sanat tarihi ve turizm yönünden önemli bir bölgesi olan Eminönü’nde arkeolojik araştırmaların yeterince yapıldığı söylenemez. Bunun en büyük nedeni de İstanbul’un fethinden sonra Osmanlı döneminde burada yerleşimin yoğunlaşmasıdır. XX.yüzyılın başlarında Sarayburnu çevresinde yapılan araştırmalar ve ilçenin çeşitli yerlerinde temel kazılarında ortaya çıkan kalıntılar ile günümüze ulaşan anıtlar Eminönü’nün oldukça eski yıllara inen bir tarihi olduğunu göstermektedir.

0160.jpg


İstanbul’un belirli kesimlerinde yapılan araştırmalar ilk yerleşimin Paleolitik Çağlara kadar (MÖ.5000) göstermektedir. Sarayburnu yöresinde Alman Arkeoloji Enstitüsünün yapmış olduğu kazılarda ortaya çıkan örneklere dayanılarak Eminönü’nde de Prehistorik Çağlarda bir yerleşim olduğu sanılmaktadır. MÖ.2000’den sonra Eminönü yöresi Balkanlardan gelen Trak kavimleri ile Friglerin bir bölümünün burada yaşadığı ele geçen buluntulardan anlaşılmıştır.

Tarihi araştırmalar burada kurulan ilk şehrin Byziantion olduğunu göstermiştir. Romalı yazar Plinius Byzantion kurulmadan önce buradaki Lygos isimli bir köyden söz etmiştir. Byzantion Sarayburnu, Suru-u Sultani ve Sultanahmet’i kapsayan oldukça geniş bir alanda bulunuyordu. P.Kretschmer’e göre Byzantion ismi Frigler tarafından konulmuştur. Yunan Mitolojisine göre Eminönü, deniz tanrısı Posedion ile Keroessa’nın oğlu Byzans tarafından kurulmuştur.

0175.jpg


Antik kaynaklara göre; MÖ.VIII.- VII. yüzyılda ise Megaralılar Ege ve Marmara kıyılarından Boğaz’a gelerek Sarayburnu (Akra)’nda, büyük olasılıkla Trak yerleşmesinin üzerine Khalkedon’dan (Kadıköy) sonra kendi kentlerini kurmuşlardır. M.Ö. 513’te Pers, M.Ö. 479’da Sparta, MÖ. 477 sonrasında Atinalılar buraya egemen olmuşlardır. Kent, MÖ. 340-339’da da Makedonya Kralı II. Philippus’un eline geçmiş, Helenistik Çağda Byzantionun, Sirkeci, Sultanahmet ve Ahırkapı çevresinde gelişmiş, tüm yapılar antik akropol olan Topkapı Sarayı ve çevresinin bulunduğu alanda toplanmıştır. Akropolde bulunan kent, taş bloklarla yapılmış sağlam duvarlarla kuşatılmıştır. Burada surların batısında Trakion Kapısı ile 27 kule bulunmaktaydı. Sarayburnu yakınındaki tepede yer alan ve içinde saray, Zeus, Athena, Artemis-Selene ve Poseidon mabetleri, hamamlar, gymnasion , agora, stadion ve tiyatronun bulunduğu Akropolis ayrı bir duvarla kuşatılmıştı. Akropolis yakınında etrafı revaklarla ( porticus ) çevrili, dörtgen planlı bir Agoranın ortasında Apollon, Helios’un tunçtan bir heykeli bulunuyordu. Agoranın batısında Traklara karşı kazanılan bir savaşın anısına yapılmış bir başka meydan daha vardı. Ayrıca şehrin en büyük hamamı olan Akhylleos Hamamı’da bu çevrede idi. Trakya’dan su kanalları aracılığıyla getirilen sular, şehrin içerisindeki açık ve kapalı sarnıçlarda toplanıyordu. Nekropolis (mezarlık) de batıda, surların dışındaydı.

0181.jpg


MÖ.II. yüzyıl sonlarına kadar, yüksek duvarlarla çevrilmiş Byzantion, zengin bir kentti. Bu refah düzeyinin kaynağını balıkçılıktan elde edilen gelirler, Boğaz’ı geçen gemilerden alınan vergiler ve toprağın verimliliği oluşturmakta idi. Bu durum MS.193 yılında, Roma İmparatorluğunda taht kavgalarının neden olduğu kargaşa dönemine kadar sürmüştür.

Septimus Severius zamanında (193-211) Sirkeci’den Çemberlitaş’a, oradan da doğuda Marmara Denizi’ne kadar uzanan, ancak günümüze gelememiş yaptırılmıştır. Kent merkezi, hamamlar Apollon-Helios ve Aphrodite mabetleri ve tiyatro da dahil olmak üzere anıtsal yapılarla donatılmıştı. Nekropolis (mezarlık), Çemberlitaş’la Beyazıt arasındaki alanda yer almaktaydı. Zamanın ana yolları iki yanda sütunlarla sınırlandırılmıştı ve bu caddelerin en ünlüsü, Divanyolu (Yeniçeriler) Caddesi güzergâhını izleyen Mese Caddesi idi.

Roma İmparatorluğunun ikiye bölünmesinden sonra bugünkü Eminönü bölgesinde yer alan, Marmara Denizi’nden Beyazıt’a kadar uzanan alanda yeniden yapılanmaya gidilmiştir. Ancak, bunlar yangın, deprem, kuşatma ve isyanlardan ötürü zarar görmüş, çoğunun kalıntıları günümüze ulaşamamıştır. Bizans döneminde şehir, akropolün çevresindeki alanda yapılan Hippodrom, Hagia Sophia, Hagia Eirene ve Sarayburnu’na kadar uzanan Büyük Saray çevresinde toplanmıştı. İmparator Theodosios II. Zamanında şehir genişletilmiş, surlar bugünkü Edirnekapı’dan Balat’a kadar inen alana kadar uzatılmıştır. Kent içerisinde kiliseler, manastırlar yapılmıştır. Kentin ticaret merkezi de Hippodrom’dan bugünkü Beyazıt Meydanı’na kadar uzanan alanda yer alıyordu. Ayrıca çeşitli meydanlar, sütun ve heykellerle bezenmiştir. Bunlardan hemen hepsi günümüze kadar iyi durumda gelebilmiştir.

0183.jpg


Bizans İmparatorlarından Arcadius (395-408), II.Theodesius, II.Iustinianus (527-565), Thephios, III.Mikhael kente yeni yapılar eklemiştir. Buna rağmen kentin tarihi yarımadası çeşitli isyanlardan büyük ölçüde etkilenmiş, zaman zaman da yakılıp yıkılmıştır. İstanbul patriği Ioannes Chrisosthomos’un İmparator Arcadius’un karısı Eudoksia ile sürekli çatışması halkı ayaklandırmış, çıkan isyan önlenemeyince Ayasofya başta olmak üzere şehirdeki pek çok yapı yakılıp yıkılmıştır. II.Iustinianus’un yaşamını ve tahtını tehlikeye sokan Nika Ayaklanması (532), eşi Theodora ve komutanı Belisarios’un desteği ile bastırılabilmiştir. Bu ayaklanma sonunda şehrin hemen her yanında yangınlar çıkmış, Hagia Sophia, Hagia Eireni ve Samson Ksenodokion zarar görmüştür. Bunun ardından 732 ve 740 depremleri kentin belli başlı anıtlarının yıkılmasına neden olmuştur. Bu arada ilahi hikmetin simgesi sayılan Ayasofya, Nika İhtilalinden sonra yeniden yaptırılmıştır.

Bizans döneminde Eminönü her geçen gün biraz daha gelişmiş, yerleşim artmış, yapılar yoğunlaşmış, çeşitli heykellerle bezeli Hippodrom yenilenmiştir. Hippodrom’dan Marmara’ya uzanan alanda çeşitli yapılardan oluşmuş Büyük Saray inşa edilmiştir. Tarihi yarımadada büyük yollar ve caddeler açılmıştır.

İstanbul’un fethinden (1453) sonra bugünkü Eminönü’nün içerisinde bulunduğu tarihi yarımadada yeni yapılanmaya gidilirken, Bizans dönemine ait harap durumdaki yapıların da onarımına başlanmıştır. Osmanlılar daha çok Hippodromun (At Meydanı) çevresinde çalışmalarını yoğunlaştırmışlardır. Osmanlı döneminde Eminönü yöresinde ihtilaller, ayaklanmalar, görkemli törenler, şölenler ve sünnet düğünleri yapılmıştır. Bunların çoğu kaynaklara ve Derviş Abdi ile Nasuh-El Matraki’nin minyatürlerinde günümüze kadar gelmiştir.


eminonu.jpg


İstanbul’un fethinin hemen ardından Sadrazam Mahmut Paşa’nın yaptırdığı külliyenin çevresi yoğun bir ticari yapılanmaya neden olmuştur. Bu külliyenin bulunduğu semte Mahmutpaşa ismi verilmiştir. Günümüzde Mahmutpaşa İstanbul’un olduğu kadar Eminönü bölgesinin de önemli bir ticaret merkezidir. Kapalı Çarşı ve Mısır Çarşısı’nın yapılması da bölgenin önemli bir alış-veriş merkezi olmasına neden olmuştur.

1622 yılında Yeniçerilerle Sipahilerin birleşerek II.Osman’ın tahttan indirilme olayı Sultanahmet’te meydana gelmiştir. Ayrıca 1656 Vakası olarak isimlendirilen bir diğer olayda da yine Yeniçeriler ile Sipahiler burada isyan etmişlerdir. Osmanlı tarihlerinin Vakay-ı Vakvakiye ismini verdikleri bu isyan Eminönü’nde meydana gelmiştir. Sultan II.Mahmut döneminde 1826’da isyan eden Yeniçeriler Sultanahmet Camisi’nde toplanmışlardır. Osmanlı tarihindeki ilk ve son recm olayı da yine burada yapılmıştır.

0168.jpg


Osmanlı yönetiminde büyük önemi olan Topkapı Sarayının ve dini yönden Ayasofya, Sultanahmet, Yeni Cami, Beyazıt Camisi gibi yapıların burada oluşu Eminönü’nün önemini bir kat daha arttırmıştır. Osmanlı döneminde Eminönü yöresi önemli bir ticaret merkezi olduğu kadar aynı zamanda da bir liman bölgesi idi bu nedenle dinsel yapıların yanı sıra çevrede hanlar, pazarlar yapılmıştır. Yoğun bir yerleşim de bunları tamamlamıştır. Bu dönemde Deniz Gümrüğü ve Gümrük Eminliği’nin burada bulunmasından ötürü yöreye Eminönü ismi verilmiştir. Osmanlı döneminde önemli bir liman merkezi olan Eminönü bu özelliğini sonraki yıllarda da sürdürmüştür. İstanbul’un Karaköy yakası ile Eminönü’nü birleştiren Galata Köprüsü’nün yapılışından sonra Boğaziçi’nde Eminönü’nden başlayarak sefer yapan Şirketi Hayriyye, Sultan Abdülaziz döneminde demiryolunun Sirkeci’ye getirilişi, Sirkeci Garının yapılışı, XIX.yüzyılda yapılan rıhtımlar ve depolar ilçenin daha da önem kazanmasına neden olmuştur. Aynı dönemde yapılan vakıf hanları ile büyük postane Eminönü’nün mimari özelliğini değiştirmiştir.

0167.jpg


I.Dünya Savaşı’ndan sonra İstanbul ile birlikte Eminönü de işgal edilmiş, Yunanlıların İzmir’e çıkışını protesto eden Sultanahmet Mitingi burada yapılmıştır. Kurtuluş Savaşı’nın sona ermesi ile birlikte 6 Ekim 1923’te bu işgal sona ermiştir. Cumhuriyetin ilanından sonra İstanbul’un Fatih ile birlikte kurulan ilk ilçesidir.

Cumhuriyetin ilanından sonra, Vali ve Belediye Başkanı Lütfi Kırdar zamanında (1938-1949) Eminönü’nün görünümü değişmiştir. Yeni Camiyi gölgeleyen yapıların ortadan kaldırılması, Mısır Çarşısı’nın etrafının açılmasının yanı sıra Unkapanı-Eminönü yolu Eminönü’nün daha da önem kazanmasına neden olmuştur. XX.yüzyılın başlarında ucuz otellerin, nakliye şirketlerinin burada yoğunlaşmasının önüne geçilmiş ve Sirkeci çevresi tarihi ve ticari konumuna uygun bir duruma getirilmiştir. 1957-1959 yıllarında açılan Sirkeci-Florya sahil yolu da Sarayburnu’ndan geçirilmiş, bunun sonucu olarak trafik rahatlamış ve yöre daha Avrupai duruma getirilmiştir. İlçenin kıyı kesiminde Bandırma-Mudanya ve diğer bölgelere sefer yapan feribot iskelesi, Harem-Sirkeci araba vapuru Eminönü’nü daha da önemli bir konuma getirmiştir.

0172.jpg


Eminönü Belediyesi 1984’de kadar İstanbul belediyesine bağlı bir şube müdürlüğü iken, yapılan yeni düzenleme ile İstanbul Büyükşehir Belediyesine bağlı bir Belediye konumuna getirilmiştir. Türkiye’nin günlük gazeteleri başta olmak üzere bir çok süreli ve süresiz yayınlar, haber ajansları, basımevleri, kitap satış evleri Eminönü’nde, Babıali ve Cağaloğlu’nda toplanmıştır.

Eminönü’nde günümüze gelebilen tarihi eserler arasında; Bizans Büyük Sarayı, Manganlar Sarayı, Hippodrom kalıntıları, Hagia Sophia (Ayasofya), Hagia Eireni (Aya İrini), St.Euphemia kalıntıları, Hippodromun Spinası üzerindeki Theodisius, Örme Sütun, Yılanlı Sütün dikili taşları, Çemberlitaş, Gotlar Sütunu, Basilica Sarnıcı (Yerebatan Sarayı), Philoksenos Sarnıcı (Binbirdirek), Asdvadzadzin Kilisesi, Surphovhannes Avedaraniç Ermeni Kilisesi, Aya Kiryaki Kilisesi, Ayios Teodoros Kilisesi, Panayia Elpida Kilisesi, Mahmutpaşa Camisi, Firuz Ağa Camisi, Nuru Osmaniye Camisi, Süleymaniye Camisi, Şehzade Camisi, Yeni Cami, Rüstempaşa Camisi, Sultanahmet Camisi, Kalenderhane Camisi, Zeynep Sultan Camisi, Ağalar Camisi, Acem Ağa Mescidi, Ahi Çelebi Camisi, Ali Paşa Camisi, Atik İbrahim Paşa Camisi, Beyazıt Camisi, Küçük Ayasofya Camisi (Sergios Bakküs Kilisesi), Çorlulu Ali Paşa Külliyesi, Hacı Beşir Ağa Külliyesi, Kara Mustafa Paşa Külliyesi, Dizdariye Camisi, Şebsefa Hatun Camisi, Hocapaşa Camisi, Kepenekci Sinan Mescidi, Katip Şemseddin Camisi, Emin Sinan Mescidi, Vefa Kilise Camisi, Laleli Cami, Sokollu Mehmet Paşa Camisi, Hobyar Bey Camisi, Fuat Paşa Camisi, Gedikpaşa Camisi, Vilayet Camisi (Nallı Mescit), Arpacılar Mescidi, Bodrum Camisi, Mimar Hayrettin Camisi, Soğanağa Mescidi, Kapalı Çarşı, Bakırcılar Çarşısı, Mısır Çarşısı, Saraç İshak Mescidi, Topkapı Sarayı, Mahmutpaşa Hanı, Balkapanı Hanı, Zicirli Han, Tarakçılar Hanı, Rüstem Paşa Hanları, Vezir Hanı, Süpürgeciler Hanı, Kürkçü Hanı, Valide Hanı, Sepetçiler Kasrı, I.Abdülhamit Çeşmesi, Beşir Ağa Çeşmesi, Rüstem Paşa Çeşmesi, Valide Sultan Çeşmesi Sultan II.Ahmet Çeşmesi, Alman Çeşmesi, Sultan I.Ahmet Çeşmesi, Köprülü Mehmet Paşa Çeşmesi, Hatice Turhan Sultan Çeşmesi, I.Mahmut Çeşmesi, Sadrazam Ahmet Paşa Çeşmesi, Esma Sultan Meydan Çeşmesi, Şah Sultan Çeşmesi, Kanuni Sultan Süleyman Çeşmesi, Beyazıt Devlet Kütüphanesi, Atıf Efendi Kütüphanesi, Galata Köprüsü, Beyazıt Yangın Kulesi, Sultan I.Mahmut, Abdülhamit Türbesi, Keçecizade Fuat Paşa Türbesi, Sultan I.Ahmet Türbesi, Mahmut Paşa Türbesi, Gedik Paşa Hamamı, Dökmeciler Hamamı, Tahtakale Hamamı, Alaca Hamam, Beyazıt Hamamı (Patrona Halil Hamamı), Akbıyık Hamamı, Gedikpaşa Hamamı, Çukurçeşme Hamamı, Şifa Hamamı, Kadırga Hamamı, İstanbul Üniversitesi Binası, İstanbul Valilik Binası, Arkeoloji Müzesi Binası, İbrahim Paşa Sarayı (Türk ve İslam Eserleri Müzesi), Soğukçeşme Sokağı, Eski Sultanahmet Cezaevi Binası bulunmaktadır.
 
shape1
shape2
shape3
shape4
shape7
shape8
Üst